Kamuoyunda “yenidoğan çetesi” olarak bilinen, dünyaya gelen bebekleri özel hastaneye sevk ederek ölümlerine sebep olan hastanelere ve sağlık çalışanlarına yönelik tepkiler sürüyor.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap, TTB Merkez Konseyi üyesi Ali Karakoç, İstanbul Tabip Odası Başkanı Osman Küçükosmanoğlu ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç, olaya ilişkin bugün basın toplantısı düzenledi.
Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası binasında yapılan toplantıda konuşan Alpay Azap, çok vahim bir durumla karşı karşıya olduklarını belirterek şunları söyledi:
“Biz de Türk Tabipleri Birliği olarak süreci baştan beri çok yakın izliyoruz ve gelişmeler ışığında kamuoyunu bilgilendirmeye gayret ediyoruz. Aslında Türk Tabipleri Birliği’nin 30 yıldır söylemeye çalıştığı, ülkemizde uygulanmakta olan sağlık politikalarının eksik yönlerinin, hatalı ve yanlış yönlerinin bir sonucuyla karşı karşıyayız maalesef. Geldiğimiz noktada sağlık sistemi ne yazık ki tamamen çökmüş durumdadır. Maalesef ki bunu çok acı bir şekilde yenidoğan, yoğun bakımda takip edilen bebek ölümleriyle anlamış olmak hepimizi çok yaralıyor. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Bunun böyle olacağını bizler uzun yıllardır anlatmaya çalışıyorduk. Bu, uygulanan politikaların kaçınılmaz sonucudur. Tabii ki politikaların bu şekilde olması hiçbir etik ihlali de haklı çıkarmaz. Dolayısıyla bu olaya karışmış olan kişilerin, sağlık çalışanlarının ciddi bir suç işlediği hem meslek etiğine hem insanlığa aykırı davranışlarının olduğu da muhakkaktır. Bu, kesinlikle politikaların yanlışlığını ortadan kaldırmıyor. Biz aynı zamanda Türk Tabipleri Birliği olarak bunu da çok sıkı bir şekilde takip edip mesleklerini yanlış uygulayan, etik ihlali yapan hekimlerin cezalandırılması için elimizden geleni sonuna kadar yapmaya devam edeceğiz.
''Sağlık sistemi toptan değiştirilmelidir''
Bu anlamda ailelerin yanındayız. Bebeklerimiz için çok üzülüyoruz. Öte yandan bunun bütün sağlık camiasına da mâl edilmemesi gerekir. Bütün bu politikaların zorlamasına rağmen mesleklerini sadece hastaların, halkın yararına büyük bir fedakarlıkla yapmaya çalışan sağlık çalışanları bu ülkede büyük çoğunluğu oluşturuyor. Sağlık çalışanlarının tamamına yakını hasta, hatta böyledir diyebiliriz. Biz bunu hem pandemide hem de depremde gördük. Sağlık çalışanları büyük bir özveriyle çalışırlar. Bu anlamda bizim üzüntünün yanı sıra ciddi bir öfkemiz de var onunla karışan hekimlerle ilgili. Çünkü kamuoyunda bizim mesleğimizle ilgili ciddi bir güven sorununa sebep oldular. Güven sorunu sadece bizim açımızdan önemli değil, hastalarımızın da bizim onlara önerdiğimiz tedaviler konusunda soru işareti oluşmasına sebep oldular. Yani konu son derece farklı boyutları olan ve son derece vahim olan bir konu. Öte yandan da bizim sağlık sistemimizin artık bu şekilde devam edemeyeceğinin de çok güzel bir göstergesi. Net bir şekilde ortaya çıkıyor ki sabah Sayın Bakan’ın açıkladığı gibi bir revizyonla bunları önlemek, bu sistemi düzeltmek artık mümkün değildir. Bunu biz zaten yıllardır söylüyoruz. Sağlık sistemi toptan değiştirilmelidir. Yapılması gereken bir revizyon değil, bir pansuman tedbirleriyle bu sorunların çözülmesi artık mümkün değil.
“Sağlık sistemi yeniden kurgulanmalıdır”
Sağlık sistemi yeniden kurgulanmalıdır. Bu konuda da aslında yapılması gerekenler çok belli. Türk Tabipleri Birliği olarak biz yıllardır bilimsel verilerden yola çıkarak, diğer ülke örneklerinden yola çıkarak, sağlık sistemi iyi işleten, halkın sağlığını koruyabilen ve geliştirebilen ülkelerin yapmış olduğu uygulamalardan yola çıkarak önerdiğimiz reçetelerimiz var. Bu çok acı ve üzücü olay, bundan sonra bizim halkımızın daha kaliteli, nitelikli bir sağlık hizmetine ulaşabilmesi için, sağlık çalışanlarının güvenli ve güvenceli bir ortamda sadece mesleklerini yapmakla ilgilenebilmeleri için bize bir olanak da sağlıyor. Biz bunun peşinde olacağız. Bu konunun geçici birtakım tedbirlerle, bir grup ahlâk ve vicdan yoksunu kişinin yaptığı hata gibi basit bir şeyle açıklanıp onların üzerine yıkılarak kapatılabilecek bir konu olmadığını çok iyi biliyoruz. O yüzden sistemin değişmesi adına biz elimizden geleni, bu ülkenin insanlarının hak etmiş olduğu kaliteli, nitelik, ulaşılabilir bir sağlık hizmetinin kurgulanması için elimizden geleni yapacağımızı bütün kamuoyuna duyuruyoruz.”
''Yüzlerce hekim, binlerce sağlık çalışanı bir gecede işsiz kaldı''
Hazırlanan ortak açıklamayı da Osman Küçükosmanoğlu okudu. Küçükosmanoğlu, şunları dile getirdi:
“İddianamede, malen sorumlu olarak belirtilen hastanelerin faaliyetlerinin durdurulması sonucu olayla hiçbir ilişkisi bulunmayan yüzlerce hekim, binlerce sağlık çalışanı bir gecede işsiz kalmış, buralarda hizmet alan hastalar mağdur edilmiştir. Bu hastaneler öncelikle kamu denetiminde yeniden faaliyete geçirilmeli, ardından kamuya devredilmeli, ailelerin ve üçüncü kişilerin uğradığı maddi zarar, hastanelerin kamulaştırılmasından karşılanmalı ve çalışanların özlük hakları korunarak kamu çalışanı statüsüne alınması sağlanmalıdır. İddianamede açıkça görüldüğü gibi özel hastaneleri denetlemekle görevli olan Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı, bu görevini etkili bir şekilde yerine getirmemiştir. Bunun yanında topluma güven verici bir tutum göstermemiştir. Yurttaşlar günlerdir endişe içinde bu olayı takip etmektedir.
''SGK, özel hastanelerden hizmet satın almaktan vazgeçmelidir''
Sağlık Bakanı’nı sorumlu davranarak gereğini yapmaya, bir bürokrat olan Sağlık Bakanı’nı o göreve atayan makamı da göreve davet ediyoruz. Bu olay AKP hükümetleri tarafından 20 yıldan fazla süredir uygulanan ve sağlığı alınır satılır bir meta, hastaneleri ticarethane, hastaları müşteri haline getiren Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın iflas etmiş olduğunun göstergesidir. Olayda adı geçen hastanelerin tamamının özel olması tesadüf değildir. Piyasalaşan sağlık hizmetleri içinde bu tur suç yapılanmalarının oluşmasının maddi zemini vardır. Bu nedenle sağlık piyasanın dinamiklerine terk edilmemeli, Sosyal Güvenlik Kurumu, özel hastanelerden hizmet satın almaktan vazgeçmelidir. Prim, katkı-katılım payı, fark ücreti, ilave ücret yerine genel bütçeden finanse edilen, kamu eliyle herkese eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir bir sağlık sistemi kurmak için bu ülkenin kaynakları yeterlidir.''