Yerel seçimler nedeniyle çalışmalarına ara veren TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, bugün dijital telif ve trollük gündemiyle toplandı.
"KOMİSYONUMUZA TARİHİ BİR GÖREV DÜŞÜYOR"
Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman, komisyonun yalnızca sosyal medya komisyonu değil iletişim teknolojilerine bağlı olarak kamu hukuku, eğitim, ticaret gibi hayatın tüm alanlarını kapsayan bir komisyon olduğunu vurguladı. Trolleşme konusuna değinen Yayman, bu sorunun ontolojik bir sorun olduğunu belirterek, “Sosyal medyada içimizden başka biri çıkabiliyor. Gerçek hayatta suç kavramı ile dijital alanda da suçun örtüşmesi gerekiyor. Türkiye sosyal medya ve internet kullanımında önemli bir ülke, genç bir nüfusumuz var. İnternette 7, sosyal medyada 3 saat geçiriyoruz” dedi.
Yayman, sosyal platformlardan Tiktok’a da değinerek, “Son tahlilde sansüre karşıyız ancak çocukların, gençlerin de korunması gerekiyor. Dijital telif meselesi gazetecilik için çok önemli bir mesele. Herhangi bir tüzel kişi sizin ürettiğiniz içeriği alıyor, kullanıyor ve hiçbir yaptırımı olmuyor. Haberin de sanat ve kültür eseri sayılması gerekiyor. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun bu bağlamda güncellenmesi lazım. Bu konuda kamisyonumuza tarihsel bir görev düşüyor."
"YASAKLAMALARA KARŞIYIZ AMA İŞİN SONU BURAYA GİDİYOR"
Tiktok'u Amerika'da yasakladılar. Biz yasaklamalara karşıyız fakat Türkiye'de de bu işin sonu yasaklamalara kadar gidecek. Çünkü maalesef asla sözle, tavsiyeyle, ricayla mesafe alamadığımız bir ilişki var. Bunun tekrar TBMM çatısı altında tüm dijital ağlara bir kez daha sesleniyorum; hiç kimse dokunulmaz değil. Hiç kimse kendisini yasamanın, yargının, yürütmenin üstünde göremez. Hiç kimse içinde bulunduğu ülkenin kanunlarının, hukukunun üstünde kendisini göremez ve bu noktada muhakkak nasıl ki siz Kanada'da, Fransa'da, İngiltere'de o ülkeyle iş birliği yaparak orada çalışmalarınızı yürütüyorsanız burada da bu hukuka, bu kanuna uymak zorundasınız. Son kez X platformuna bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; ya Türkiye'ye geleceksiniz ya da sonuçlarına katlanacaksınız. 'Temsilcilik açacağız' dediniz bu sözde kaldı ve kanunun arkasından dolanmak istediniz. El değiştirdi, ‘yeni bir oryantasyon süreci var’ dedik bunu da makul karşıladık ama diğer tüm soyal ağlar buraya gelip fikirlerini, Türkiye'de yapmak istediklerini anlatırken X'in kendisini böyle görmesini kabul edilebilir bulmuyoruz."
OKAN KONURALP: TROLLÜK, ‘SİZİN TROLÜNÜZ, BİZİM TROLÜMÜZ’ DİYE BAKILAMAYACAK KADAR VAHİM BİR DURUM”
CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp ise komisyonda yaptığı konuşmada, "Trollükle ilgili durum öyle bir problem ki, 'sizin trolünüz, bizim trolümüz' diye bakılamayacak kadar vahim bir durum. Türkiye'de eğer bir trolleşme problemi varsa tamamen kendi siyasi kimlik ve pozisyonumuzdan farklı olarak hep beraber bakmalıyız. Toplum büyük bir hızla hakikatten uzaklaşıyor bu trol anlayışından dolayı. Bazen sizin de ifade ettiğiniz gibi açık kimlikleriyle de trolleşen bir ortam var ama bazen de rumuz hesapların arkasına saklanmış şekilde de oluyor. Bunun muhatabı Sayın Başak Demirtaş da olabiliyor Sayın Özlem Zengin de” dedi.
"SESSİZ KALIRSANIZ HAKİKAT BÜKÜLMESİ SİZİ DE BULUYOR"
Konuralp şunları söyledi:
“Bir başka örnek; Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin başında bir arkadaş var, bu kurumun neden kurulduğuna yönelik kendi sitesine baktığımızda herkese yönelik dezenformasyona yönelik mücadelenin karşısında olacağını düşünüyorsunuz ama aslında hikaye oradan kurulmuyor. Bir yapıya yönelik yapılan dezenformasyona sessiz kalıyorsanız, o sessizliğin sonucunda oluşan yalan, hakikatin bükülmesi gün gelir sizi de bulur. Bir bakarsınız sizin en yakınındaki dostunuz da buna inanmış olabilir. Haliyle kamu gücü ve otoritesini kullanan yapıların da kimseyi ayırt etmeksizin her türlü iftira, dezenformasyona, yalana karşı bir mücadele geliştirmesi gerekir."
TUNCAY ÖZKAN: YALANI HAKİKATLE YÜZLEŞTİRİRSENİZ ERİR GİDER AMA TROLL SALDIRISINDA DURUM BÖYLE DEĞİL
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ise şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye'nin özellikle trolleşme konusunda uzmanları da dinleyerek komisyon olarak bir sonuca varalım. Hastalığın ilacını biz üreteceğiz ama biz meselenin kenarından dolaşırsak olmaz. Toplumu koruyacak bir düzenleme yapılmalı. Yalanla mücadele etmek kolay. Yalanı hakikatle yüzleştirirseniz erir gider ama troll saldırısında durum böyle değil. Sıradan insanların başına binlerce olay geliyor, şantaja uğruyorlar. Anadolu'da, çeşitli yerlerde bu konu ile ilgili sektörler oluşmuş. Bundan para kazanıyorlar.
"DEVLET YALAN BİLGİYİ YAYMAZSA O BİLGİ YAYILMAZ"
Şantajcılık meslekleri öldürüyor. Gazeteciliği öldüren en önemli şey. Komisyonumuza yakışan şey bu konuda olgunlaşmış bir fikirler Meclis'in karşısına çıkmaktır, ortak bir imza ile Meclis'e getirmektir. Öncelikle şefff, açık bir düzen yaratmak zorundayız. Türk toplumundaki her bir bireyin aleyhine olağanüstü bir hakaret, yalan var ama bununla ilgili bir koruma yok. Bu bozulmaya karşı ilaç Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Buradaki en önemli şey birlikte üreteceğimiz çalışmadır. Özgürlük alanlarını daraltacaksak ben karşı çıkarım. Sansür yasasında da söylemiştim; devlet yanlı bilgiyi, yalan bilgiyi yaymazsa o bilgi yayılmaz. 'CHP, PKK'yla birlike' ne oldu seçim gitti olan oldu. Böyle olmuyor işte. Bunu yapanlara ilişkin herhangibir şey yaptık mı, yapamayız çünkü arkasında devlet var. O zaman kirliliği devlet diye bir halının altına süpürdüğümüzde o devlete yazık etmiyor muyuz? Bütün bu süreçleri aşmanın yolu devlet mekanizmasının bu işlerden elini ayağını çekmesini sağlamaktır. İlgili kişilerin partisine bakmadan yasal hükümleri ortaya koymaktır."
"GETİRİLEN KURALLARA UYMAK ZORUNDALAR"
Özkan, sosyal platformların Türkiye'deki konumuyla ilgili de, "Bizim üzerimizden dijital platformlar milyon dolarlar kazanıyor. Güçlü devletler gırtlağını sıkıyor parayı alıyor. Biz pazar oluyoruz. Ben Tiktok, X diye bakmıyorum. İçerik denetimini yapmayan, vatandaşımı korumayan, benim kurallarıma uymayan olmazsa olmasın. Demokratik platform olarak çok önemsiyorum ama beni tanımıyorsa olmaz" dedi.
BURCUGÜL ÇUBUK: BAŞKA KOMİSYONLARLA, KURUMLARLA ORTAK ÇALIŞILMALI
DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ise özellikle trolleşme konusunda çözümün güvenlikçi politikalar olmadığını belirtti. Çubuk, şunları söyledi:
"Çin ve İran sosyal medya ve trolleşmede güvenlikçi politikalarla sorunları çözemedi. Çin'de bütün uygulamalar devlet onaylıyken alternatifleri çıkıyor. 'Kimlik numarasıyla internete giriş yapalım' deniliyordu. Bunun o kadar geçerliliği yok ki. Ümit Özdağ daha dün bir tweette bize iftira atıyor. Bunu açık kimlikle, kendi hesabından yapıyor. Kendisine örnek alacağı kişiler bulunmayan çocuklar, fenomenlere yöneliyor. Bu komisyon tek başına çalışmamalı. Başka komisyonlarla, kurumlarla ortak çalışılmalı. Dijital telif meselesinde intihale dair de sorunlar var. Bu meselede de telif yasasının kendisi üzerine tartışmak gerekiyor. Bu sadece AA'nın yaşadığı bir sorun değil, bütün gazetecilik mecraları yaşıyor."