Sağlık

Prof. Dr. Ceyhan'dan 'Maymun Çiçeği' Uyarısı

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, maymun çiçeği denilen MPOX virüsünün Türkiye'de görüldüğü iddiaları ve Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasıyla ilgili “Aynı Covid’de olduğu gibi ilk vakayı açıkladığımızda muhtemelen Türkiye’de çok sayıda vaka olmuş olacak. Yani şu anda vaka yok demek mümkün değil ama tanı konmuş vaka yok diyebilirsiniz. Ancak bu da bizi maalesef geciktiriyor” dedi.

Afrika'da görülen ve dünyaya yayılan MPOX virüsü ile ilgili Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'dan hem yurttaşlara hem de hükümete uyarılarda bulundu. Her türlü temasla hastalığın bulaşabileceğini belirten Ceyhan, yurttaşlar için en önemli korunma yöntemlerinden birinin el temizliği olduğuna dikkat çekti. Ceyhan, “Aynı Covid’de olduğu gibi ilk vakayı açıkladığımızda muhtemelen Türkiye’de çok sayıda vaka olmuş olacak. Yani şu anda vaka yok demek mümkün değil ama tanı konmuş vaka yok diyebilirsiniz. Ancak bu da bizi maalesef geciktiriyor” dedi. Afrika’dan Türkiye’ye seyahat edenlerin 21 gün boyunca izlenmesi gerektiğini belirten Ceyhan, vatandaşlara el hijyenine dikkat etmeleri uyarısında bulundu.

Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye'de MPOX virüsünün görüldüğü iddialarını yalanladığı açıklamasını eleştiren Ceyhan, şunları söyledi:

"Basında önce Ankara'da dört tane vakanın karantinaya alındığı yazıldı. Arkasından Sağlık Bakanlığı tarafından yalanlandı bu. Aslında tabii ifade yanlış yani vaka karantinaya alınmaz vaka izolasyon uygulanır. Karantina o vakayla temas eden kişilere uygulanır. Dolayısıyla onu düzeltmek lazım. İkincisi hani bizde vaka yok açıklaması da doğru değil çünkü siz bir tarama yapmıyorsunuz. İlk vakaya tanı konmasını bir doktor tarafından bekliyorsunuz. Dolayısıyla aynı Covid’de olduğu gibi ilk vakayı açıkladığımızda muhtemelen Türkiye’de çok sayıda vaka olmuş olacak. Yani şu anda vaka yok demek mümkün değil ama tanı konmuş vaka yok diyebilirsiniz. Ancak bu da bizi maalesef geciktiriyor. Covid’de aynı hatayı yaptık işte tarama yapmadık bizim çok önermemize rağmen ve ilk vakaya tanı konduğunda İstanbul’da bir aydır vakaların olduğunu ve İstanbul’da yüzlerce vaka olduğunu sonradan anladık. Bu neye mal oldu? Biz eğer ilk vakaya erken tanı koysaydık İstanbul’dan vakanın diğer illere yayılmasını çok ciddi bir şekilde önleyebilirdik. Ama tabii biz ilk vakaya tanık olduğumuzda diğer illerde de vaka kümeleri oluşmaya başlamıştı ve bizim mecburen mücadele etmek zorunda kaldık. Bu hastalıkta tanı konulması için döküntülerin çıkmasını beklemeniz lazım. Bu hastalık 5-21 gün arasında değişen bir kuluçka süresine sahip. Onun sonunda ateş, baş ağrısı, sırt ağrısı, genellikle vücut ağrısı gibi gribe benzeyen belirtilerle başlıyor ve hasta sonra döküntü çıkarıyor. Döküntü çıkarana kadar size gelen hastaları hava alanında veya ülkeye giriş noktasında tanı koyma şansınız yok. O yüzden bölgeye bakacaksın. Yani geldiği bölge şu anda Afrika riskli bölge. Dolayısıyla Afrika’dan gelenlere ya da oradan gelenlerle temas edenlerde böyle semptomlar varsa bu hastalara işte belli süre döküntü çıkacak mı çıkmayacak mı diye izlemeniz lazım. Bu da 21 gündür. Yani en azından bu uygulamayı yapmak lazım yoksa yani hastalık çıktığında bütün Türkiye’ye yayılmış olabilir.

"COVID’DEN KORUNMAK KADAR BÜYÜK ÖNLEMLER GEREKTİRMİYOR"

MPOX virüsünden korunmak için alınması gereken önlemleri sıralayan Ceyhan, şöyle konuştu:

“Açıkçası maymun çiçeğinden korunmak böyle işte Covid’den korunmak kadar büyük önlemler alınmasını gerektirmiyor. Bu bir temasla bulaşan pandemi. İnsanların korunmak için yapabileceği şeyler çok kısıtlı. Temastan uzak durmak lazım bu hastalık artık 2022'de sadece cinsel temasla bulaşıyordu ama şu anda içinde bulunduğumuz salgında her türlü temasla bulaşabiliyor. Öpüşmek, sarılmak, el sıkmak gibi. Hatta bu eğer bir otelde örneğin aynı havluyu hastayla değiştirilmeden ve sterilize edilmeden, 90 derecenin üzerinde kaynatılmadan ya da yatak çarşafını kullanırsanız o zaman hastadan size geçme riski var. Daha çok bulaş yönü kemirgenler yönlü temas. Yani Afrika’dan getirilmiş kemirgen besleyen varsa çok dikkatli olması lazım onların ısırmalarıyla bulaşabiliyor bunlardan kaçınmak lazım. Burada en önemli nokta el temizliği vatandaş için. Yani bilmediğiniz bir yüzeye dokunduğunuzda ağzınıza burnunuza falan götürmeden mutlaka yanınızda bir alkol ve el dezenfektanı taşıyın ve elinizi temizleyin. Bu sizi sadece maymun çiçeğine karşı değil birçok diğer hastalığa karşı koruyacaktır.

Ceyhan, hekimlere hastalıkla ilgili online eğitimler verilmesi gerektiğini belirterek devletin alması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

“Gelelim devletin yapması gerekenlere. Devletin yapması gerekenler daha fazla. Örneğin işte bu virüsün ülkeye gelişini önlemek için işte alınacak bu tedbirler Afrika’dan gelen kişilerin gözlenmesi. Bunları uygulaması lazım çünkü geç kalırsak yayılırsa hastalık artık dışarıdan gelen vakaya bakacak durumumuz kalmaz Covid’de olduğu gibi artık zaten ülke içindekiler birbirine bulaştırmaya başlarlar. Dolayısıyla bu sürenin geciktirilmesi avantaj sağlayacaktır. İkincisi şu anda vaka varsa da hekimler tarafından tanı konulmuyor olabilir. Çünkü çiçek hastalığıyla ilgili hiçbir eğitim herhangi bir tıp fakültesinde verilmiyor. Bu da gayet doğaldır çünkü ortadan kalkmış bir hastalığa ders saati ayırmak çok mantıklı gelmiyor. O yüzden de bilmiyorlar hekimler ben de dahil biz hep işte çiçek döküntüsünü resimlerden falan öğrendik. Eğer bir an önce bir online eğitim programıyla hekimlere görsel bir bilgi verilmezse o zaman bakın şöyle olur: Ya hekim işte bu vakaları da hatta ciddiye almaz ya da çok sayıda görülen böyle deriden kabarcık içi sıvı dolu döküntülerle görülen işte her hastalığı su çiçeği, el ayak ağız hastalığı dediğimiz hastalığı, işte böcek sokmalarını falan maymun çiçeği zannedip hastanelere büyük bir yük oluşturabilir oraya gönderebilir. Dolayısıyla bu eğitim bir an önce verilmeli.

"CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BİR HASTALIK"

MPOX virüsünün 2022'den itibaren 132 bin vakaya ulaştığını ve yaklaşık 4 bin 600 ölümün bildirildiğini vurgulayan Ceyhan, şunları söyledi:

“Halk eğitimi verilmeli, çünkü halk şu anda telaşla doğruları öğrenmeye çalışıyor ve işte Google’dan giriyor falan. Google’daki bilgilerin yüzde 95’i yanlış zaten. O yüzden yanlış kaynaklardan yanlış bilgiler elde ediyor. Devletin bunu önlemesi lazım. Üçüncü yapılması gereken şey riskli gruplarda kullanılmak üzere iş insanı, askerler, havaalanı personeli başta olmak üzere bu gibi risk gruplarını aşılamanız lazım. Burada işte Covid’deki gibi önce şu yaş sonra şu yaş gibi bir şey mümkün değil. Çünkü her yaş grubunda görülebilen bir hastalık. Ciddiye alınması gereken bir hastalık çünkü böyle resmi açıklamalarda görüyorum bizi işte böyle çok da etkilemeyecek tektük vaka göreceğiz falan bunlar doğru bir yaklaşım değil. Çünkü bakın Covid’den 2020 yılında çok sayıda milyonlarca hastamız oldu çok sayıda on binlerce hasta öldü. Sonunda 103 bin ölümle kapattık. Dolayısıyla 2021’den bu tarafa kadar Dünya Sağlık Örgütü’nün, dünyada bildirilen vaka sayısı yaklaşık 100 bin civarında maymun çiçeği vaka sayısı 2022’yi de dahil ederek 132 bine ulaştı. Ölüm sayısı da Covid’den daha fazla 4 bin 600 ölüm bildirildi. Dolayısıyla ciddiye alınması gereken bir hastalık. Telaş etmemek lazım çünkü burada temasla bulaşan bir hastalık olduğu için buradaki artış geometrik olmayacak. Katlarla vaka artışı görmeyeceğiz. Aritmetik olacak. Örneğin Covid’den farklı olarak okulların kapatılması, iş yerlerinin kapatılması gibi bir uygulama olmayacak. Maske takmanın bir faydası yok. Sadece el temizliği, dokunmadan temastan uzak durma önemli.

"DEVLET RİSKLİ GRUPLAR İÇİN VAKİT GEÇİRMEDEN AŞI TEMİNİNE BAŞLAMALI"

Üretimine Türkiye'de başlanan fakat uluslararası anlaşmalar sebebiyle şu an ülkede olmayan çiçek aşısının temini için devletin hızlı adımlar atması gerektiğini belirten Ceyhan, açıklamasını şu cümlelerle tamamladı:

“Devletin yapması gereken şey riskli gruplar için vakit geçirmeden aşı teminine başlamalı. Çünkü Covid’deki gibi onlarca ülkede aşı üretilmeyecek. Tek bir kaynak var şu anda, oradan bir miktarda aşıyı alıp stoklamazsak yarın bize aşı verin dediğimizde aşıyı bulamayabiliriz. 1990 yılında başımıza geldi, Saddam 'biyolojik silah olarak çiçek virüsü kullanacak' diye bir haber çıktı bir gördük ki sadece Amerika’da var. Bütün dünya yok etmiş elindeki çiçek virüsünü anlaşma gereği ama Amerika buna uymamış, saklamış ondan aşıyı üretmiş ve kendi riskli grubunu aşıladı. Sonra satın alanlar kendi riskli gruplarını aşıladı, biz istediğimizde bize çok ileri bir tarihe ancak gün verdiler. Çünkü kaynak böyle sınırsız değil. Aşıyı alsak kendimiz üretebilir miyiz bu uluslararası hukuka göre mümkün değil. Çünkü aşının adı Modifiye Ankara Vaccinia Virüs, Ankara’da 1930’lı yıllarda Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi’nde geliştirilen bir virüs. Bütün dünyaya biz verdik, aşıda kullanılsın diye. Arkasından 57’de modifiye edildi ama kökeni bizde olmasına rağmen bizim elimizde yok. Üretim hakkı onlarda, onlar izin vermediği sürece biz alıp öyle bir üretim yapamıyoruz. Maalesef durum böyle. Burada en önemli nokta salgını kontrol ederken, halkı çok şeffaf ve doğru bilgilerle bilgilendirmek. Çünkü siz bilgilendirmezseniz bu sefer yanlış kaynaklardan yanlış bilgiler yağıyor ortalığa. Öyle yanlış şeyler söyleniyor ki inanamıyorum, çünkü tek kaynak bu işi iyi bilen bir kaç hekim değil, bir sürü insan her aklına gelen bir şey söylüyor. O yüzden bir an önce bu eğitim işine ağırlık verilmesi lazım."