CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beşiktaş Barbaros Meydanı'nda Teröre ve Şiddete Karşı Yaşam Hakkı Mitingi'nde vatandaşlara seslendi.
Özel burada çözüm süreci tartışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'a seslenen Özel, "Çık artık Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle" dedi. "Öcalan Meclis’e gelsin, milletin derdi görünmesin istiyorlar" diyen Özel, "Ama biz onların gündemine hiçbir zaman teslim olmadık ve asla olmayacağız. Bugün toplumda bir kişi için umut hakkı konuşuluyor. Şunu sormak istiyorum; bu millet için umut hakkı ne zaman konuşulacak? Açlık sınırının altında kalan emeklilere, asgari ücretlilere, mülakatta elenen gençlere, onlarca sabıkasına rağmen salıverilen suçluların öldürdüğü kadınlara gençlere, yaşama hakkı elinden alınan çocuklara bebeklere, dirençsiz kentlerde afetlerde hayatını kaybedenlere, ailelerine ne zaman umut hakkı tanıyacaksınız? Vera’ya ve babası Tayfun Kahraman’a, Hatay’ın seçilmiş milletvekili Can Atalay’a ne zaman umut hakkı tanıyacaksınız?" diye konuştu.
Özel, Türkiye'nin her yanında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı da coşkuyla kutlayacaklarını belirterek, "29 Ekim’i ilk günkü gibi sahiplenenler olarak yüzüncü yılda olduğu gibi 81 ilde tüm örgütlerimizi, tüm vatandaşlarımızı Cumhuriyet’e sahip çıkmaya, Cumhuriyet Bayramı’nı korkmadan, sinmeden, birilerinin işine geldiği gibi iptal etmeden hep beraber kutluyoruz" dedi.
"Cumhur İttifakı işine gelen aktörü parlatarak, işine gelmeyeni hapiste tutarak ‘ben yaptım oldu’ tutumunun içine girmiştir"
Özel'in konuşması şöyle:
"Yaşam hakkının en önemli tehdidi de terördür. Buraya gelirken bile kaygılandığımız şey terörün gözünün yaşına bakmadan, kim olduğuna bakmadan sivilleri hedef almasıdır, askerimizi polisimizi şehit etmesidir. Biz bu ülkede toplumsal barışın sağlanması için gerekli iradeyi hep koruduk, ş,imdi de onu ifade ediyor ve bir adım geri atmıyoruz. Çünkü biz bu ülkede yaşayan insanların Anayasa’da yazdığı gibi eşitliğini savunduk. Bu ülkede Kürtler, ‘Sorunum var’ diyorsa Kürt sorunu vardır. Devlet bir sorunun olup olmadığına değil millet o sorunun olup olmadığına karar verir. Devlet o sorunu çözmek için vardır. Ancak Cumhur İttifakı bu sorunları görmezden gelerek, diğer yandan şehit ve gazi ailelerinin duygularını yok sayarak, konuyu bir kez daha Meclis’in önünden kaçırarak işine gelen aktörü parlatarak, işine gelmeyeni hapiste tutarak, ırakta tutarak, fikrini almayarak, ‘ben yaptım oldu’ diyerek bir tutumun içine girmiştir. Bizim tutumumuz nettir, bu ülkede ‘Kürtler sorunumuz kalmadı’ diyene kadar Kürt sorununun varlığına inanacağız. Bu sorunlar kayyum politikalarının sona ereceği, sivil demokratik siyasetin önünü açılacağı,i herkesin kendisini özgür ve eşit hissedeceği, toplumsal barışın bir mütabakatla inşa edileceği bir süreci Meclis’te başlatarak, takip ederek ve sonlandırarak bu sorunu çözmelidir. Biz bu zemini oluşturacak girişime, üzerimize ne düşüyorsa o boyutuyla katkı vereceğiz.
"Bir kişinin sorununu çözüp Tayyip Bey’in de istediğini alıp bu alışveriş ile bir Anayasa oyunu kurma hesabı ayıplı bir hesaptır"
Terörün bitmesi için kim konuşacaksa konuşsun. Ama bir kişiyi konuşturup sorunu çözme hesabı yanlış hesaptır. Bir kişinin sorununu çözüp Tayyip Bey’in de istediğini alıp bu alışveriş ile bir Anayasa oyunu kurma hesabı ayıplı bir hesaptır. Bunun için, biz çözüm için Meclis’i adres gösteriyoruz. Devlet Bey, Abdullah Öcalan’ı adres gösteriyor. Yapılan teklif görünüşte Sayın Bahçeli’nin teklifidir. Cumhur İttifakı’nın gizli açılımın sözcüsü ayan beyan Bahçeli’dir. Ancak Sayın Erdoğan’ın hala iki kelam etme cesareti gösterememesini hayretle izliyoruz. Erdoğan, Bahçeli söyleyeceğini söyledi. Gizli bir görev dağılımı ortada. Bir anlaşmazlık olduğunu söyleyen de var. Artık sözcünün görevi bitmiştir. Erdoğan çıkıp bu millete açıklama yapmak zorundadır. Teröre karşı sizin gösterdiğiniz bu cesareti göstermeyen Erdoğan’a ‘çık artık Bahçeli’yi sözcü kalma, ne diyorsan sen söyle diyoruz.
CHP, toplumsal barışın sağlanması, bir daha şehit gelmemesi, anaların gözyaşı dökmemesi için irade sahibidir. CHP, şehit ailelerinin, gazilerin bir daha yüzüne bakamayacağı hiçbir yöntemin, hiçbir sürecin içinde olmayacaktır. Onun için Devlet Bey’in söyledikleriyle değil, toplumsal mütabakatla milletin temsilcileriyle birlikte yol almak en doğrusudur. Biz CHP olarak, bu ülkedeki toplumsal barışın da, kardeşliğinde, ülkenin bölünmez bütünlüğünün teminatı bu ülkenin kurucu partisi CHP’dir.
"Vera’ya ve babası Tayfun Kahraman’a, Hatay’ın seçilmiş milletvekili Can Atalay’a ne zaman umut hakkı tanıyacaksınız?"
"Ancak partimizin bu tutumundan rahatsız olanları, siyasi yankesicilik yapmaya çalışanları, düzmece anketlerle kitlenin moralini bozmaya ve topluma istikamet tayin etmeye çalışanları görüyoruz, izliyoruz. Onlar bilsinler ki biz bu ülkenin bir tane sorununu çözmek için sorumluluk alırız, biz Erdoğan’ın sorununu çözmek için Anayasa yapmayız. Biz Bahçeli ve Erdoğan’ın iyi polis-kötü polis oyununa alet olmayız. Biz özgüvenli siyasetimizle kurulduğu gün ve 31 Mart’ta olduğu g,ibi bugün de CHP, Türkiye’nin birinci partisidir. Bu iktidar kadınlara, çocuklara iyi gelmiyor. Bu ,iktidar 12 bin 500 liraya mahkum ettiği emekliye, ‘ara zam yapmayım 17 bin liraya geçin’ dediği asgari ücretlilere, maliyetin altında fiyat verdiği çiftçilere iyi gelmiyor. ‘Anayasa’ diyelim bunları konuşmasınlar, ‘İsrail saldırsın’ diyelim gündemi konuşmasınlar. Öcalan Meclis’e gelsin, milletin derdi görünmesin istiyorlar. Ama biz onların gündemine hiçbir zaman teslim olmadık ve asla olmayacağız. Bugün toplumda bir kişi için umut hakkı konuşuluyor. Şunu sormak istiyorum; bu millet için umut hakkı ne zaman konuşulacak? Açlık sınırının altında kalan emeklilere, asgari ücretlilere, mülakatta elenen gençlere, onlarca sabıkasına rağmen salıverilen suçluların öldürdüğü kadınlara gençlere, yaşama hakkı elinden alınan çocuklara bebeklere, dirençsiz kentlerde afetlerde hayatını kaybedenlere, ailelerine ne zaman umut hakkı tanıyacaksınız? Vera’ya ve babası Tayfun Kahraman’a, Hatay’ın seçilmiş milletvekili Can Atalay’a ne zaman umut hakkı tanıyacaksınız?
"29 EKim'i birilerinin işine geldiği gibi iptal etmeden hep beraber kutluyoruz"
Bugün Beşiktaş Meydanı’nda teröre inat her türlü şiddete karşı yaşam hakkını savunan her birinize teşekkür ediyorum. Bu meydanda yükselen ses Türkiye’nin sesidir. Bu ülkeyi birlikte kurduk sorunlarını birlikte çözeceğiz. Kimsenin bizi istikamet çizmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Teröre rağmen bir arada yaşama irademizden, kardeşliğimizden vazgeçmiyoruz. Şiddetin hiçbir türlüsüne teslim olmadık, olmayacağız. İki gün sonra 29 Ekim. Birileri diyor ki mitingi iptal edin, etmedik. Birileri diyor ki bahanesi bulundu, 29 Ekim kutlamalarını iptal edin, etmedik."
Özel konuşmasını, ülkenin kurucu lideri Mustafas Kemal Atatürk'ün yurt dışına eğitim almak için öğrencilere gönderdiği telgrafı anlatarak sonlandırdı:
"Gazi Paşa, yurt dışına giden öğrenciye 'Sen yurt dışına bir kıvılcım olarak gidiyorsun. Anadolu’dan dünyanın bir ucuna kıvılcım olarak sıçrıyorsun. Eğitimini alacak ve öğreneceksin, bu ülkeye bir Cumhuriyet ateşi alarak döneceksin' diye telgraf çekmektedir. Hiçbiri dönmemeyi düşünmez. Gazi Paşa’nın sözleriyle size seslenmek isterim. Buraya birer kıvılcım olarak geldiniz, buradan memleketlerinize birer Cumhuriyet ateşi olarak dönün. 29 Ekim’i ilk günkü gibi sahiplenenler olarak yüzüncü yılda olduğu gibi 81 ilde tüm örgütlerimizi, tüm vatandaşlarımızı Cumhuriyet’e sahip çıkmaya, Cumhuriyet Bayramı’nı korkmadan, sinmeden, birilerinin işine geldiği gibi iptal etmeden hep beraber kutluyoruz. Gidin Cumhuriyet ateşleri, sizi seviyorum, iyi ki varsınız."
SON