CHP'de tüzük değişikliklerinin ardından, "İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı "ATO Congressium'da partinin program çalışmaları devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ardından kürsüye Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çıktı.
''CHP iktidarında da bütün ülkede huzur ve bereketin olacağına ispat bizlere düşüyor''
Yavaş, yaptığı konuşmada, ''Bu ülke için ne hizmetler yapacağımızı, nasıl başarılı olacağımızı mutlaka ortaya koyacağız. Çünkü o sıkıntıyı yaşayan milletimize, hangi konuya nasıl çare bulacağımız göstermek bizim görevimiz. İnsanlar ikna olursa oy verir'' dedi.
CHP'li belediyelerin başarısını hatırlatan Yavaş, ''Biz 11 büyükşehir belediye başkanı olarak, çok, çok, çok başarılı olmak suretiyle büyük kentleri nasıl CHP yönetiyorsa, yarın iktidar değiştiğinde de bütün ülkeyi bu şekilde yöneteceğiz. Sosyal demokrat belediye başkanlarının yönettiği yerlerde insanlar nasıl mutluysa, huzur içerisinde ötekileştirilmeden yaşıyorsa, işte CHP iktidarında da bütün ülkede huzur ve bereketin olacağına ispat bizlere düşüyor diyerek çalıştık'' diye konuştu.
''Hata yapma lüksümüz yok''
Yavaş, yerel seçimlerde bütün belediye başkanlarının oylarını artırdığını ve üstüne de yeni belediye başkanları katıldığını vurguladı. 11 olan CHP’li büyükşehir belediye başkanı sayısının 14’e çıktığını, CHP’nin belediye başkan sayısının da 412’ye ulaştığını belirten Yavaş, şöyle konuştu:
''Sorumluluğumuz çok daha büyük. Hata yapma lüksümüz yok. En azından bütün yeni seçilen belediye başkanlarımızla el ele vermek suretiyle bir sonraki seçime bizim yönettiğimiz yerlerde yaşayan vatandaşlarımızın da dalga dalga bütün ülkeye yayılacağından hiçbir şüphemiz yok. Bütün belediye başkanlarımızdan çok güzel sonuçlar ve uygulamalar geliyor.''
''Dünkü tahliyelere baktığımızda''
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini eleştiren Yavaş, ''16 Nisan 2017 referandumuyla ucube bir sisteme geçtik'' dedi. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çağrısını yenileyen Yavaş, şunları söyledi.
''Hâlâ bir kararname çıkarılıyor. O kararnameyi iptal eden başka bir kararname, onu da tekrar değiştiren başka bir kararname yoluyla bugün Meclis işlevsizleştirildi. Maalesef bizler de önceki dönem Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun topladığı Altılı Masa’da yeniden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceğinin sözünü verdik. Bunun karşılığında yüzde 48.5 oy aldık. Sonuç itibarıyla hazırlanacak kurultay programında da bunun mutlaka çok güçlü bir şekilde, oradaki deneyimlerden de yararlanmak suretiyle açıklanması, vatandaşımıza karşı hem inandırıcılığımızın hem de sorumluluğumuzun bir gereğidir. Rövanş alma hukukunun ortadan kalkacağını, tam bağımsız yargı sistemi kurularak ülkemizde adaletin inancının artırılacağı konusunda kesin söz vermemiz gerekmektedir. Bugün adalet, dünkü tahliyelere baktığımızda insanların şu anki inancı ‘ya tanıdığın olacak veya yapanın yaptığı yanına kar kalacak’ şeklinde algılanmaktadır. Böyle bir hukuk sistemi olan ve dünyadaki bağımsızlık ve hukuk sıralamalarında son sırada yer alan bir ülkede hiç kimse kendini güvencede hissetmez. Herkes kendi adaletini tesis etmek ister. Böyle bir ülkeye de ne yatırım gelir ne de başka bir şey. Kalkınmanın öncelikli yolunun da hukuk sistemi olduğunu mutlaka program kurultayında söylememiz gerekiyor.''
''Karalamaları ters tepecek''
''Yapılacak olan ilk erken seçimde mutlaka ama mutlaka iktidara geleceğiz'' diyen Yavaş'ın konuşmasından önce çıkan diğer başlıklar şu şekilde:
“Sağlık sistemimiz ortada. Tarım ortada. Eğitim ortada. Başka bir dünyada yaşıyorlar artık. Hiçbir yöneticinin kendi inancını, ruh dünyasını başka birilerine kabul ettirme hakkı da yoktur, lüksü de yoktur. Bu nedenle bunun en güzel yolu güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek suretiyle, frende denge unsurlarının da mutlaka düzenlenmesi suretiyle ülkedeki keyfiliği tümden ortadan kaldıracak, israfı, şatafatı ortadan kaldıracak bir programı mutlaka ihtiyacımız var. 2002 dönemini hepimiz hatırlıyoruz. Yoksulluk vardı. Ekonomi çökmüş durumdaydı. ‘Bir lokma, bir hırka’ diyerek iktidara geldiler. İnsanların yoksulluğunu kullandılar ve iktidara geldiler. Aradan geçen 23 yıl sonra bakıyoruz ki yolsuzluklar diz boyu. Sadece ihale kanunu yüzlerce defa değiştirilmiş. Yoksulluğu kabul etmiyorlar, görmüyorlar. Akıllarına gelen en kolay şey yargı sopası. Sayın Bakan da ‘Bize parmak sallamayın’ diyor. Açığımızı arayacaklar, elbette bulamayacaklar. Çünkü hepimizin üzerine düşen en büyük sorumluluk, bu millet bize güvenerek iş başına getirdiyse, şeffaf, adil, hesap verebilir şekilde, açık ihalelerle yönetip, bu ülkede yolsuzluk olmadan da yönetilebileceğini mutlaka göstermemiz gerekiyor. Ne adliyeden ne de başka bir şeyden korkuyoruz. Asla güçleri yetmeyecek. Yaptıkları karalamalar yüzde 50’yi, yüzde 60’a çıkarttı. Karalamaları ters tepecek. Yapılacak olan ilk erken seçimde mutlaka ama mutlaka iktidara geleceğiz.
''Bize güvenip, oy veren seçmene karşı davranışımızı gözden geçirmemiz gerekiyor''
Yerel yönetim sayısına baktığımız zaman biz kendi örgütlerimizle iş birliği yaparak, hem yaptığımız çalışmaları hem de hazırlanacak programı mutlaka vatandaşa iletmemiz lazım. Evlere girmemiz lazım. İnsanlar mutlaka gözüyle görmek istiyor. Bunun da önemli bir yolu yerel yönetimlerden geçiyor. Yüzde 25 bir cam tavan vardı. Ben Ankara için konuşayım. Ankara’da yüzde 30’luk bir cam tavanımız vardı. Sayın Genel Başkanımızın her zaman söylediği bir şey vardı, emanet oylar. Biz bu emanet oyların kalıcı olmasını istemiyor muyuz? Kalıcı olmazsa iktidar olabilir miyiz? Bize güvenip, oy veren seçmene karşı davranışımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Üç olan belediyemiz 16 +1’e çıktı. Bu oylar bize gökten inmedi. Bunları yok sayma imkanımız yok. Muhalif kimliği olup da bizimle birlikte olanların da mutlaka üye kaydı ve başka organizasyonlarla mutlak partiye kazandırılması lazım. Eğer kazandırılmazsa, önüne gelenin parti kurduğu bir dönemde, onlar da başka türlü tercih bulabilir. Onlar hiçbir farkımızın olmadığını gördüler. Yıllardır yapılan kötülemelerin hiçbir karşılığının olmadığını, CHP’li yöneticilerin kendilerinden farkının olmadığını, vatanını, milletini seven insanlar olduğunu gördüler.
“İstiklal Marşı’mıza söz edenlere...”
Sayın Genel Başkanımızın bir sözü var. Diyor ki ‘Milli Takım kazandığı zaman sevinçle ayağa kalkan herkesle beraberiz. İstiklal Marşı’mızla, bayrağımızla problemi olmayan herkesle beraberiz değil mi?’ Eğer öyleysek, İstiklal Marşı’mıza söz edenlere, ‘Mustafa Kemal Atatürk’ dediğimiz zaman bize hakaret edenlerle ve bu ülke için Milli Takım maç yaparken ‘başka bir ülke kazansın’ diye tweet atanlarla, ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen arasında hiçbir fark yok. Bunlarla mesafemizi mutlaka koymamız gerekir. Anadolu gerçekten bunu bekliyor. Atatürk’ün bize emanet ettiği bu ülkeyi boş tartışmalardan çıkarıp, muhasır medeniyetler seviyesine çıkarabileceğimize çok rahat inanıyorum.”