ABB Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Kent Konseyi'ndeki "Olası bir depreme hazır mıyız" konulu etkinliğin ardından gazetecilerin farklı konulardaki sorularını yanıtladı.

Ankara ve İstanbul’a Kar Geliyor Ankara ve İstanbul’a Kar Geliyor

Yavaş, Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra kılıç çatıp "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyerek yemin eden teğmenlerin ordudan ihraç edilmelerine ilişkin, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu kararı beğenmiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz demenin hiçbir zaman suç olmadığı kanaatindeyiz. Bunu daha önce de sık sık belirttik. Sadece ‘disiplin sorunu’ diyorlar, bu kadar iyi yetişmiş insanları disiplin sorunundan hemen ihraç etmek gerekmez diye düşünüyorum çünkü okullarımızın tamamında sonuçta disiplin suçuyla ya da disiplin nedeniyle birçok insan ifade vermiştir ama her disipline gideni işinden atmıyoruz. Dolayısıyla burada çok masum bir karar olmadığını düşünüyorum. Oy çokluğuyla çıkması biraz içimizi ısıttı. Hem dönem birincisi olmuş kızımız hem de çok başarılı insanlar. Bu başarılı insanları mutlaka Türkiye’nin her yerinde değerlendirmek isteyen birçok insan olacak, biz de bunlardan birisiyiz. Daha önceki teğmenler nasıl işinden ayrıldığı zaman sahip çıkıldıysa Türk milleti bunlara sahip çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."

"Aday belirlemenin çok erken olduğu düşünücesindeyim"

CHP’deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili ön seçim tartışmasına ilişkin soru üzerine Yavaş, şunları kaydetti:

"Her şeyden önce aday belirlemenin çok erken olduğu düşünücesindeyim. Seçim tarihimiz belli değil. O zamana kadar Türkiye’de şartlar değişir. Ben öncelik olarak şu ekonomik sıkıntı varken adayların birbirinin enerjisini yormaması, toplumun bununla uğraşmaması kanaatindeyim. Bütün siyasi partilerin, özellikle muhalefetin hep birlikte bugün yaşanan derin yoksulluğa sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum ve buna yoğunlaşıyoruz aynı zamanda çünkü seçim tarihimiz henüz belli değil. Asgari ücretlilere karşı ne yapabileceğiz, muhtaç duruma düşürülen asgari ücretliler var. Emeklilerin ve dar gelirlilerin durumu nedir, daha önce 2022’den beri ödeme alıp da şimdi hükümet tarafından sonlandırıldığı iddia edilen insanlar nasıl geçinecek, nasıl destek olabiliriz onun peşindeyiz. Bunları yapmak belediye olarak bizim görevimiz. Ankara’da hiç kimsenin soğuktan, açlıktan ölmemesi; hiçbir öğrencimizin eğitiminden mahrum kalmaması bizim en büyük önceliğimiz. Onun haricindeki bütün gündemler daha sonra gelir. Sadece adaylığı erken buluyorum. Gün ola harman ola, önce bir seçim tarihi belli olsun daha geniş konuşuruz."

"Her ne kadar 2028 deseler de, 2028’e kadar götüremeyecekleri kanaatindeyim"

Yavaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın CHP içindeki adaylık tartışmasına ilişkin yaptığı eleştiriye de şöyle cevap verdi: 

"Sayın Cumhurbaşkanı eleştirebilir ancak gerçekte toplum dayanamaz durumda, yani bir an evvel seçim yapılması lazım, her halükarda erken seçim istiyoruz ama adaylık tartışmasında da ‘Seçim tarihi belli olmadığı için neyi tartışacağız’ dedim. Yoksa ben kendilerine şunu tavsiye ediyorum: AK Parti’nin milletvekilleri, yöneticileri pazara çıksınlar, vatandaşın arasına girsinler, vatandaşın haline baksınlar zaten durumu anlayacaklardır. Onun için 2028’e kadar uzatıp ‘Çıkmayan candan ümit kesilmez’ anlayışıyla ‘Acaba ekonomi düzelir mi’ diye bakacaklar ama bugün açıklanan enflasyon rakamları gerçeği yansıtmıyor. Sokağa çıktığınız zaman gerçek enflasyonu görüyorsunuz zaten. En ağır şekilde de dar gelirli vatandaşlarımız bu durumu yaşıyor. Her ne kadar 2028 deseler de 2028’e kadar götüremeyecekleri kanaatindeyim. Biz de istiyoruz ki en erken zamanda olsun ve vatandaş bu çileyi çekmekten kurtulsun."

"Onlar gibi şatafatlı bir yaşantı istemiyorum"

Yavaş, geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek ve Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ziyaret için İstanbul'a uçağın "ekonomi sınıfında" gitmesi ile ilgili soru üzerine şunları söyledi:

"Ben genellikle ekonomi uçuyorum, belediyeye hiçbir uçuşumun parasını ödetmiyorum, harcırah da almıyorum. O gün benim gidiş-dönüş biletimi de başkaları aldı, parti olarak gidildi oraya. Geç saatte kalındığı için cezaevinden çıkış en yakın orada yer bulmuşlar. Bir arkadaşımız da fotoğraf çekmiş. Benim yaşam şeklim budur, onlar gibi şatafatlı bir yaşantı istemiyorum. Buna hakkımızın olmadığını da düşünüyorum. İnsanlar fakir gezerken lüks bir yaşam istemiyoruz, zaten buna hakkımız da yok diye düşünüyorum. Benim aldığım biletlerin dökümleri THY’de vardır, genellikle nereden uçtuğumu oradan öğrenebilirler. Kendilerine de halkın içinde uçmalarını tavsiye ediyorum. En azından orada kendileri de duyuyor vatandaşın neler söylediğini. Kimi alkışla karşılıyorlar kime de yuh çekiyorlar orada görürsünüz."

Kaynak: anka