Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Olunca Külliye'yi Ne Yapacak?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı olması halinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni ne yapacağı sorusu üzerine “Bir eğitim kurumuna verebiliriz. Bir kısmını ‘İsraf Müzesi’ yapabiliriz” diye konuştu.

Gündem 04.09.2022, 13:08 04.09.2022, 13:11
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Olunca Külliye'yi Ne Yapacak?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV Yazarı İpek Özbey’in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun Özbey’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

“Tweet atıyorsunuz, ‘sabredin’ diyorsunuz, bazen ‘sınava girme’ diyorsunuz.

Yanlışa imza atmayın diyorum…

Ne için sabredeceğiz? Bugün burada biraz daha somut bir fotoğrafı konuşmak istiyorum.

Toplumun tahammül sınırları çok zorlandı. Devlet memurundan işçisine, çiftçisinden sanayicisine herkes şöyle veya böyle biraz çekinerek şikayet ediyor. İktidar da sürekli olarak bu kişileri tahrik etmek için sinir uçlarına dokunuyor. İstiyor ki bir kavga çıksın, bir gerilim olsun. O gerilim doğal olarak insanları başka bir yere yöneltiyor ve insanların sağlıklı karar almalarını engelliyor. İktidar da bunun farkında. Sosyolojik bir gerçek bu aynı zamanda. O nedenle biz toplumun biraz sabretmesini istiyoruz. Biz toplumu kutuplaştırmadan ve her görüşten insanı düşünerek sandığa gidebileceği, vicdanının sesini dinleyebileceği bir ortamı yaratmak istiyoruz. Evet, ‘sabredin’ diyorum. Ben sizden özel olarak ‘Gelin CHP’ye oy verin’ gibi bir talepte bulunmuyorum, ama sizden şunu istiyorum: Sandığa gidin, vicdanınızın sesini dinleyin, doğru partiyi bulacaksanız. Arzumuz güzel bir gelecek inşa etmek ve herkesin düşüncesini ifade edebileceği ortamı yaratmak.

“Provokasyona gelmeyin” diyorsunuz. Bunun karşısında, “Peki biz demokratik haklarımızı kullanamayacak mıyız, yanlışı haykıramayacak mıyız” diye eleştirenler var sizi…

Elbette haksızlığa uğradığı zaman ‘Haksızlığa uğradım’ diye söyleyecek. Şenyaşar ailesi adliyenin önünde ‘adalet istiyorum’ diye beklerken onu ziyarete giden bendim. Toplumsal çatışmaya ortam hazırlanmaması gerektiğini söylüyorum. İktidar bu çatışmayı istiyor, tahrik ediyor. En son öğretmenlerin gayet masum talepleri karşısında bir polis çıkıp bir öğretmeni yerde sürükledi ve ‘Bunu alın’ dedi. Ben o polise işaret ettim, bütün polislere değil, çünkü toplumu tahrik eden o kişi. Dolayısıyla bu tip olaylar karşısında hepimizin dikkatli olması lazım.

Yaşadığımız birçok sorun var ve siz bunları dile getiriyorsunuz. Liyakat yoksunluğu, yolsuzluk, yoksulluk, rüşvet vs. Nasıl çözeceksiniz?

Üstesinden gelmemiz gereken birden fazla alan var. Türkiye’nin sosyolojik olarak da, psikolojik olarak da, ekonomik olarak da, yönetimsel olarak da rahatlaması için bazı kararları kolektif ve eşzamanlı almak zorundasınız. Örneğin; bir taraftan ‘Hasar Tespit Komisyonu’ kuralım darken, öbür taraftan Merkez Bankası’nın bağımsızlığıyla ilgili karar almak zorundasınız. Hemen ardından BDDK’yla ilgili… Ekonomik ve Sosyal Konseyi toplamalıyız hemen. Üniversiteler vasatlaştı, onlarla ilgili süratle karar almak zorundasınız. Çiftçinin beklentisi farklı, sanayicinin beklentisi farklı, esnafınki, üniversite öğrencisininki farklı. Biz her kesimi rahatlatacağız, “Özgürlük geldi, demokrasi geldi” dedirteceğiz.

Altı lider her şeye birlikte mi karar vereceksiniz? Bu uzun yıllar şikâyet edilen yavaş bürokrasi gibi bir sıkıntıya yol açmaz mı?

Altı lider önce Türkiye’nin temel sorunları konusunda bir ortak payda oluşturmamız, bunu yazılı hale getirmemiz, bunun altına imza atmamız lazım. Bunun ayrıntılarının genel başkan yardımcıları tarafından kamuoyuyla paylaşılması lazım. O kadar dikkatli adım atıyoruz ki… Biz gerçekten ülkenin var olan sorunlarını parti ayrımı yapmadan çözmek istiyoruz.

Tek bir partiymiş gibi mi?

Elbette, demokrasi konusunda, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda mesela, tek bir parti gibi hareket ediyoruz.

Ne zaman ayrı partiler olarak hareket edeceksiniz?

Türkiye yeniden inşa edilir, demokrasi, medya özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gelir, kuvvetler ayrılığı oturur, o zaman her parti kendi olarak hareket eder, ama önce Türkiye’nin düzlüğe çıkması lazım. Yaşadığımız olaylar, derin sorunlar bize şunu gösteriyor: Sorun bir parti sorunu olmayı çoktan aştı, sorun artık bir Türkiye sorunudur. Ortaklaşa almamız gereken temel kararlar var.

“BÜROKRASİYE NİTELİKLİ İNSANLARI ATARSAK, BİZİM YÜKÜMÜZ O KADAR AZALMIŞ OLACAK”

Türkiye’de yıllardır siyaset herkesin kendi adamını bir yere yerleştirdiği bir alan. Bir partilik değil, altı partilik bir iktidar söz konusu olduğunda, “Benim adamım oraya gelsin, senin adamın şuraya gelsin” gibi sorunların önüne nasıl geçeceksiniz?

Bu konuda da konuştuk. Devlette liyakat konusunda anlaştık. Hatta şu söylendi: Merkez Bankası başkanlığına içeride ve dışarıda saygınlığı olan, Merkez Bankası kültürü olan birini atayacağız. Böyle biri değil de, ‘Bizim bir partilimizi atayalım’ dediğiniz andan itibaren kamuoyunda samimi olmadığımız kabul edilir. Kendi aramızda da görüşüldü… Kurumların başına liyakatli isimler getireceğiz. Bürokrasiye ne kadar nitelikli insanları atarsak, bizim yükümüz o kadar azalmış olacak. Onlar zaten hukukun gereğini yapacak. Onların başarısı bir anlamda bizim başarımız olacaktır. Özel sektörün yaşadıkları sorunları çözecek Ekonomik ve Sosyal Konseyi çalıştıracağız.

Masada isim konuşuyor musunuz? Örneğin Merkez Bankası başkanı adayları şunlar diye…

Bu aşamada hayır.

Yarın erken seçim olsa…

İsimler kısa süre içinde belirlenir, çünkü üç aşağı beş yukarı Türkiye’de Merkez Bankası başkanlığı yapacak kişiler bellidir. Biz altı lider olarak topluma hayal kırıklığı yaşatmayacağız.

“UZLAŞMANIN ÖNCELENDİĞİ BİR TÜRKİYE”

Kararları oybirliğiyle mi oyçokluğuyla mı alacaksınız?

O konuda konuşulmadı ama makul insanlarız. Biz bugüne kadar birçok başlıkta anlaştığımıza göre ufak sorunlar çıkarsa da çözeriz. Altılı masada liderler bir araya gelip, sonra arkadan medyanın önüne çıkıp her biri ayrı telden konuşmadı… Beraber oturduk, sorunları tartıştık, metinleri hazırladık, kamuoyuyla paylaştık. Aslında siyasette yeni bir evreye girdik. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında arzu ettiğim, çok istediğim evreye giriyor Türkiye. Çatışma değil uzlaşmanın öncelendiği bir Türkiye.

“ERBAKAN’IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ TÖRENİNDE”

Millet İttifakı fikri kafanızda ilk nerede oluştu, hatırlıyor musunuz?

2017’de rahmetli Erbakan’ın ölüm yıldönümü töreninde. Saadet Partisi’nin bir töreni vardı. O törene gidip katıldım. İYİ Parti’nin kurulmasının ardından demokrasi kültürüne tamamen aykırı olarak parlamentoya girmemesi için yapılanlar karşısında demokrasi neyi gerektiriyorsa öyle davrandım. Bunlar bizi bir araya ve bir noktaya getirdi, daha yakın ve samimi olduğumuzda ‘Evet demokrasi hepimiz için gerekli, ortak payda üzerine siyaseti inşa edebilmeliyiz’ diye düşündük. Türkiye ortak paydasını kaybetti.

Yani ilk olarak Erbakan’ın ölüm yıldönümünde aklınıza düştü.

Evet.

Sizi o toplantıda ne tetikledi?

Siyasete girdikten sonra şunu gördüm. Ak Parti söylemleriyle toplumu aldatıyordu. Bu aldatmayı biz yeterince geniş kitlelere duyuramıyorduk. Çünkü güçlü bir toplumsal destek vardı arkasında. Medyası, AB ile yaptığı sözleşmeler, arkasından bunların hiçbirinin gerçek olmadığı, amacın var olan demokratik sistemi değiştirerek farklı bir evrenin içine Türkiye’nin sokulması, tek adam sistemine girilmesi bunların farkındaydık.

İktidara hazır mısınız?

Kesinlikle hazırız.

İktidarın ‘kazanımlarımızı kaybetmeyelim’ diye bir cümlesi var. Muhafazakâr seçmene din üzerinden fazlaca mesaj vermeye başladı iktidar…

‘Kazanımlarımızı kaybetmeyelim’den ne anlıyoruz, bir kere bunu düşünelim. Eğer ‘Aile boyu büyük paralar elde ettik, milyar dolarlar kazandık, bunu kaybetmeyelim’ diyorlarsa bu kazanımlara karşıyız. Alın terinin değerini teslim edeceğiz. Eğer bundan bahsediyorlarsa kazanımlarını kaybedecekler. İnsanların giyimi, kuşamı, yaşam tarzı, kimliği dolayısıyla bazı haklar elde ettiler ve kaybetmeyelim diyorlarsa biz zaten kimsenin bu bağlamda haklarını kaybetmesini istemiyoruz, yeniden eskiye dönelim, kamplaşmayı yok etmek için bir araya geldik biz. Altılı masanın felsefesi kazanımları daraltmak değil, genişletmek. Din ve vicdan özgürlüğü olduğunda, inancına müdahale etmediğinizde sorun yok. Bütün belediye başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim. İnsanlar nerede ibadet etmek istiyorsa, kilise, havra, cemevi, camii, buraları tertemiz yapın, gitsinler insanlar ibadetlerini yapsınlar. Biz olaya böyle baktığımız için karşı taraf tahammül edemiyor zaten.

“BU ÜLKEDE DEVLET SOYULUYOR”

Yurt dışından size misafir geldim diyelim ve şöyle sordum. Ne oluyor ülkenizde?

‘Bu ülkede devlet soyuluyor’ derdim. Rejimin adını tanımlamak gerekirse talan rejimi. En tepeden en aşağı herkes devleti soyuyor… Çok varlıklılar milyon dolarlarını yurt dışına götürüyor. Vakıflar aracılığıyla ABD’ye para götürüyorlar. Sistem o kadar çürümüş ki, gerçekten lağım patladı derken bütün borular patladı aslında. Büyük bir kirlenme yaşanıyor. SPK, Türkiye’nin saygın kurumlarından birisi. Bu kurum nasıl bu hale geldi. Borsa vurguncuların karargâhı haline geldi. Soygunun boyutlarını gördük… Bunların yüzde 99’undan Erdoğan’ın haberi var, tek sorumlu o. Birilerini istifa ettirerek kendisini kurtarmaya çalışıyor. Her şeyden senin haberin var kardeşim, ‘İstanbul’daki kupon araziden önce benim haberim olsun’ diyorsan, daha büyük vurgunlardan haberdar olmaman mümkün değil. Bütün bu vurgunların üstünü kapatacak bir medya yarattılar üstüne…

İktidara yakın medyayı izlediğinizde ne düşünüyorsunuz?

Enteresan bir şey var. Oraya AKP milletvekilleri çıkmıyor, gazeteci kimliğiyle AK Parti propagandası yapan sözde gazeteciler çıkıyor. Bunlar gazeteci falan değil. Bir partiye odaklanmış, sadece o partinin çıkarlarını savunan kişiye gazeteci denmez ki… Büyük bir ihtimalle iyi paralar veriyorlar bunlara… Satın alınan medya bir iktidar için en tehlikeli olaydır. Doğruları yazmazsanız devleti yönetenler yaptıkları hatalardan haberdar olmaz. Herkes alkışlıyorsa olmaz… Bunlar o kadar ileri gitti ki, rüşveti bile meşrulaştıran fetvalar verdiler. Akıl alacak gibi değil, ama oldu.

Peki mütedeyyin kesim bunun farkında mı?

Gerçekten dindar insanlar bunu görüyor. Çok sayıda ilahiyatçıyla konuştum, çok sayıda dindar insanla konuştum. Çok rahatsızlar.

Size inanıyorlar mı?

Samimiyetimize inanıyorlar. Gidişatı düzelteceğimize de inanıyorlar.

Erdoğan, KHK’lılarla ilgili yaptığınız açıklamanın ardından, “Böyle bir yetkin yok, bu milleti aldatmaktır” dedi.

Erdoğan ne dediğini bilmiyor. Bizim söylediğimiz KHK ile görevine son verilen barış akademisyenlerini görevine iade edeceğiz. İkincisi; herhangi bir nedenle KHK ile görevine son verilip, savcılığın takipsizlik verdiği kişileri göreve iade edeceğiz. Üçüncüsü yargılanmış, beraat etmiş, göreve iade edeceğiz.

“İKTİDAR OLDUĞUMUZDA İLK YAPACAĞIMIZ İŞ FETÖ’NÜN SİYASİ AYAĞINI ORTAYA ÇIKARMAK OLACAK”

FETÖ’cüleri iade etmeyeceksiniz yani…

İktidar olduğumuzda ilk yapacağımız FETÖ’nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak olacak. Onların paniği oradan. FETÖ’cüler kim, hangi ödünler verildi, devlet bu hale nasıl getirildi, hepsini ortaya çıkaracağım.

KHK’lıların yerine başkaları geldi. Onları iade edince hali hazırdakiler ne olacak?

Hakları korunacak. Zaten çok sayıda akademisyene ihtiyacımız var.

Diyelim Cumhurbaşkanı oldunuz, sarayda mı kalacaksınız?

Hayır, Çankaya’da kalacağım.

Saray ne olacak?

Bir eğitim kurumuna verebiliriz. Bir kısmını ‘İsraf Müzesi’ yapabiliriz.

Ne sergileyeceksiniz orada?

O kadar büyük israf var ki, hepsinin belgesi sergilenecek. Devleti yönetenin israftan kaçınması lazım. Bir de kendilerine dindar diyorlar.

Sizin hayatınızda hiç israf yok mu?

Hayır, yok.

İtibardan tasarruf olmaz diyorlar ama…

İsraf yapan kişinin itibarı olmaz.

“PSİKOLOGLARIN İŞİ OLMALI”

Bu kadar zenginleşme isteğinin altında nasıl bir motivasyon olabilir?

Doğrusu ben de merak ediyorum ama psikologların işi olmalı.

TENOFEST ZİYARETİ: DEVLETE AİT ORASI, KİŞİYE DEĞİL

Teknofest’e gittiniz. Selçuk Bayraktar, “Elbette Kılıçdaroğlu’nun kendisinin gelmesi, desteklemesi bizi mutlu eder. Ama kafamızda soru işareti var. Sistematik şekilde CHP’li bazı vekillerin iftirasına uğruyoruz. Bunlara sessiz kalınıyor” dedi.

Devletin araştırma, geliştirme faaliyeti olan bütün kurumları orada, Teknofest’te. Bu kurumlar bir kişiye ait değil. Öğrenciler çalışmalar yapmışlar. Bunları benim de gezip, görme hakkım var. Devlete ait orası, kişiye değil.

Yani ben oraya Bayraktar’ı ziyarete gitmedim diyorsunuz…

Ben Bayraktar evlilik yapmadan önce İkitelli’deki üretim merkezine gitmiştim. Babası karşılamıştı. Sabah kahvaltısı yapmıştık. Yaptıklarını anlattılar.

Davet mi etmişlerdi sizi?

Bir akademisyenle birlikte gitmiştim. ‘Acaba genel başkan buraya gelir mi’ diye sormuşlar, gittim tabii. Uluslararası ödüllerini gösterdiler ama Türkiye’de engellerle karşılaştıklarını ifade etmişlerdi. Ben de bir engel olursa biz mücadelemizi yaparız demiştim. Sonra evlilik oldu, biz saygı duyarız tabii.

“SARAY’DAKİ KÖSTEBEK ERDOĞAN”

Saray’da köstebeğiniz var diyorlar, kim o?

Erdoğan!

İktidara geldiğinizde ekonomideki düzelmeyi ne kadar zamanda hissedeceğiz?

Altı ay içinde toplum rahat nefes alacak.

Ekonomik olarak enkaz devralındığında kemer sıkmak hep yoksula kalır, yine mi yoksullar kemer sıkacak?

Asla…

Kim sıkacak?

Bu sefer beşli çete. O giden milyonları da geri getireceğiz.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun Mansur Yavaş’ın sahada ilgi görmesiyle ilgili sözleri masada sıkıntı yarattı mı?

Hayır, neden yaratsın? İnsanlar düşüncelerini söylemekte özgürdür.

Bahçeli, iptal edilen festivallerle ilgili konuştu, sizin tahrik ve tacizlerinizi tehlikeli bulduğunu söyledi.

Festivalleri yasaklamak gençlikten korkmak anlamına gelir, korkmasınlar…

Soylu da size Twitterdan “üzücü bir haberim var, HDPKK’lı Semra Güzel enselendi” yazdı…

Fotoroman Süleyman. (gülüyor)"

Yorumlar (0)
banner8
12
az bulutlu
banner9
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 37 64
4. Başakşehir 37 58
5. Beşiktaş 37 56
6. Kasımpasa 37 53
7. Alanyaspor 37 51
8. Sivasspor 37 51
9. Rizespor 37 50
10. Antalyaspor 37 48
11. A.Demirspor 37 44
12. Samsunspor 37 43
13. Kayserispor 37 42
14. Konyaspor 37 41
15. Gaziantep FK 37 41
16. Ankaragücü 37 40
17. Hatayspor 37 38
18. Karagümrük 37 37
19. Pendikspor 37 37
20. İstanbulspor 37 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 36 79
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Sociedad 36 57
7. Real Betis 36 56
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 36 48
10. Deportivo Alaves 37 45
11. Getafe 37 43
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 36 38
15. Rayo Vallecano 36 38
16. Celta Vigo 36 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 36 17