Ankara

KESK Ankara Üyeleri Depremin Birinci Yılında Kızılay Genel Müdürlüğü Önüne Yürüdü

KESK Ankara Şubeler Platformu üyeleri, 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümünde bugün Ankara’da Sakarya Caddesi'nden Kızılay Genel Müdürlüğü önüne yürüdü. Burada basın açıklaması yapan Eğitim Sen 3 No'lu Şube Başkanı Melek Aşır, şunları söyledi:

"İKTİDARIN, YANLIŞ EKONOMİK POLİTİKALARI İLE DAHA DA YOKSULLAŞIRKEN BU POLİTİKALARIN BEDELLERİNİ SIRTLARINA YÜKLENMİŞTİR"

"Depremin ilk gününden bugüne siyasi partilerin verdiği 28 soru önergesinden 8'i reddedilmiş, diğerleri ise hala cevap beklemektedir. Depremden sonra 38'i çocuk 145 kayıp başvurusu varken, kaybolan ailelerin çocukları çocuklarını ararken reddedilen soru önergelerinden birisi de çocuklarla ilgili önergedir. Bu çocuklar, tarikat ve cemaat yurtlarında mıdır ya da yurt dışına kaçıran çetelerin eline mi düşürülmüştür? Amerikan basını sayesinde dünya kamuoyuna yansıyan adaya kaçırılan, istismar edilen, tecavüze uğrayan kız çocuklarının haberleri ortada dururken, iktidar bunları inkar etmenin dışında neler yapmıştır?

Derinleşen ekonomik krizi ile ezilirken eğitimlerini, okullarını, sağlık hizmetlerini kaybederken, emekçi halkın yaralarının sarılması beklenirken her gün büyüyen gelir adaletsizliğinden nasibini bölge halkı da almıştır. Dolaylı ve doğrudan alınan vergilerle daha da yoksullaşmış, güvencesiz çalışma koşullarında sermayenin ucuz iş gücü sömürüsü çarklarına sırf ailesini geçindirmek ve hayatta kalabilmek için takılmıştır. İktidarın, yanlış ekonomik politikaları ile daha da yoksullaşırken bu politikaların bedellerini sırtlarına yüklenmiştir.

"İKTİDAR DİYOR Kİ; KONUŞMA, SUS, DÜŞÜNME, BİAT ET, YAŞAMA, ÖL"

Deprem mağdurlarının insanca yaşam hakkını yok sayan AKP iktidarı sadece bunlarla kalmamıştır. Bölge halkının özgür iradesi için seçilen Can Atalay, anayasanın açık, hiçbir kuşkuya yer bırakmayan hükümlerine karşın seçilmiş Hatay milletvekilinin, milletvekilliği de düşürülmüştür. Kısaca iktidar diyor ki; 'konuşma, sus, düşünme, biat et, yaşama, öl', 11 ilin ve toplam 15 milyon nüfusun doğrudan etkileyen iki büyük depremle ortaya çıkan yıkımın etkileri belki de yıllar boyu sürecektir. Ne yazık ki, bunun bedelini yurttaş ödeyecek.

Emekçinin, işçinin, emeklinin hakkından çaldıkları ile sırça köşklerde saltanat sürme peşindeler. Diyeceğimiz tek şey, bize böyle başın lüzumu da yoktur.

Türkiye gibi sürekli doğal afet yaşanan bir ülkede devletin bütün kurumları, planları ve uygulamaları ranta değil, insan yaşamını önceleyen bir anlayışı ele alarak yapmak zorundadır. Bugüne kadar bu temel gerçekliği dikkate almayan, kuralsız ve denetimsiz yaşamaya göz yuman, rant için sağlıksız imar politikalarına izin veren, meslek odalarının yapı-denetim sürecini dışarıda bırakarak böylesine büyük bir yıkıma ortak olarak herkesin birinci dereceden ölümle sorumlu oldukları asla unutulmamalı, unutturulmamalıdır.

"ASIL SORUMLULARININ, SUÇ ZİNCİRLERİNİN BÜYÜK HALKALARINI İLMEK İLMEK ÖREN SİYASİ İKTİDAR VE TEK ADAM REJİMİ OLDUĞU AÇIKTIR"

Gözaltına alınan ve tutuklanan müteahhitler, deprem felaketlerinde sorumlulardan oluşan suç zincirlerinin son halkasıdır. Böylesine büyük bir yıkımın asıl sorumlularının, suç zincirlerinin büyük halkalarını ilmek ilmek ören siyasi iktidar ve tek adam rejimi olduğu açıktır. İmar affı için Meclis'te el kaldıran vekillerin, yıkılan yapıları inşaat izni veren yerel yönetimlerin, devlet kurumlarının ve yapı denetim firmaları içinde suç zinciri ve bu zincirin işleyişinde kolaylaştıran tek adam rejimi sorgulanmadığı sürece sorumlulardan gerçek anlamda hesap sorulmuş olmayacaktır."

"NEREDE DEPREM VERGİLERİ?

KESK MYK Üyesi Bahadır Berdicioğlu, ise "Nerede deprem vergileri? Eğer bu deprem vergileri yerinde ve amacında kullanılmış olsaydı şu anda hiç bir mağdur vatandaş olmayacaktı. Elbette kaybettiğimiz canlarımızı unutmayacağız, unutturmayacağız ve bu ölümlerden sorumlu olanlardan hesap soracağız" dedi.

KESK: "BU BOZUK DÜZENDE SAĞLAM ÇARK OLMAZ”

KESK Genel Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklama ise şöyle:

“Milyonlarca insan sizden resmî törenler düzenleyip, nutuklar atmanızı değil, başını sokacak bir çatı istiyor. Milyonlar sizden yaşadığı acıları istismar etmenizi, yerel seçim yatırımı olarak kullanılmanızı değil, temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor. Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar sizden 'zorunlu kamulaştırma' adı altında topraklarına çökmenizi, yüzlerce yıllık zeytinlikler yerine binalar dikmenizi değil, en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamanızı istiyor. Milyonlar, sizden 6 Şubat depremini 'asrın felaketi' olarak yutturmaya, 'kader' olarak göstermeye çalışmaktan artık vazgeçmenizi, olası depremlere karşı bir an önce önlem almanızı bekliyor.

Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü, bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzen bizim düzenimiz değildir.

Bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz. "