Gündem

İMO: “Kaza Değil Cinayet“

Ankara’da çıkan fırtına nedeniyle Pasifik İnşaat’a ait Merkez Ankara projesinin inşaatında kalıbın devrilmesi sonucu Hacettepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencisi Taha Öztürk yaşamını yitirdi.

ODTÜ Mimarlık öğrencisi Ege Kıratlı ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğrencisi Emre Çetin ise yaralandı.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şube Sekreteri Mahir Kaygusuz, “Bu iş ortada kalsın istemiyoruz. Pasifik İnşaat’ın ortaklarından teknik personeline, kendi meslektaşlarımız da dahil olmak üzere tamamı için bir suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusunun gerekçesi şu: Bu bir kaza değil, bir cinayet. İhmal zinciri olduğu aşikâr. Bu olayların tekrar yaşanmaması için bu olaydan sorumlu olan ceza alması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

AKP Ankara Milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Fatih Erdoğan’ın şirketi Pasifik İnşaat’ın Ankara’da yürüttüğü “Merkez Ankara” projesinin inşaatında; 16 Ağustos 2022 tarihinde çıkan fırtına sonucu kalıp devrildi. Devrilen kalıp; Hacettepe Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü 3’üncü sınıf öğrencisi Taha Öztürk, ODTÜ Mimarlık öğrencisi Ege Kıratlı ve ODTÜ İnşaat Mühendisliği öğrencisi Emre Çetin’in üstüne düştü. Öztürk hayatını kaybederken, Kıratlı ve Çetin ağır yaralandı.

“SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK”

İMO Ankara Şube Sekreteri Mahir Kaygusuz, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:

“Ana firma, alt taşeron, iş güvenliğinden sorumlu OSGB firması, yapı denetim firması, teknik personel… Bunların tamamının mevzuata göre tanımlanmış sorumlulukları var. Bu iş ortada kalsın istemiyoruz. Bu sebeple, sorumlu herkes için; Pasifik İnşaatın ortaklarından teknik personeline, kendi meslektaşlarımız da dahil olmak üzere tamamı için bir suç duyurusunda bulunduk. Kendi hukukumuz çerçevesinde de bu konuda görev alan inşaat mühendislerini Odamızın Onur Kurulu’na sevk ettik. Orada da bir soruşturma başlatıldı. Sorumluların açığa çıkarılması için…

Pasifik İnşaat’ın ortaklarının tamamı; Bozbaşoğulları İnşaat, kalıp taşeronu olan firma, bunun saha şefi, saha şeflerinden sorumlu inşaat mühendisi, şantiye şefi, proje müdürü, proje müdür yardımcısı gibi… 10-12 kişi hakkında ve firma hakkında suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusunun gerekçesi şu: Bu bir kaza değil, bir cinayet. İhmal hatta ihmal zinciri olduğu aşikâr. Bunların ortada kalmasını istemiyoruz. Bu olayların tekrar yaşanmaması için bu olaydan sorumlu olan ceza alması gerektiğini düşünüyoruz.

“İLK YARDIM KONUSUNDA YETERLİ REFLEKS GÖSTERİLMEMİŞ”

Birincisi 15 Ağustos günü AFAD, Büyükşehir Belediyesi, Valilik tarafından olağanüstü hava koşulları konusunda defalarca uyarı yapıldı. Bu uyarılar yapıldığı halde Pasifik İnşaat’ın ‘c’ fazında, altıncı katta, açık alanda çalışmalara devam edildi.

Olayın gerçekleşesi şu şekilde, böylesi rüzgâra maruz kalan perde kolon kalıpları; stajlarının ilk gününde olan çocukların üzerine devriliyor. Olay bu şekilde gerçekleşiyor. Bu koşullarda açık havada çalışmalar durdurulmalıydı. Daha önceki betondan sökülen kalıplar sabitlenmeli veya yere yatırılmalıydı. Bu rüzgâr yüküne maruz kalmayacak şekilde bırakılmalıydı. Normalde de bunlar devrilebilir. Bu şekilde bırakılmaması gerekiyor. Üçüncüsü de sahadan aldığımız bilgiye göre ilk yardım konusunda da yeterli refleks gösterilememiş; diye biliyoruz.”

İMO Ankara Şube Başkanı Bülent Tatlı ise şöyle konuştu:

“Bir fırtına ya da yüksek düzeyli bir rüzgarın geleceği duyurusu, zaten AFAD tarafından, Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmıştı. Açık alandaki sahada çalışacak bütün teknik personelin, işçilerin… Kim varsa hepsinin güvenli bir alana çekilmesi ve sahanın durdurulması gerekiyor. Bir uyarı var. İki gün öncesinden var. Burada bir ihmal zinciri var.

Sahaya giremedik. Sokmadılar. Hem Büyükşehir Belediyesi’ni sokmadılar. İlçe Belediyesi yetkililerini sokmadılar. Detaylı ve anında bir bilgiyi net olarak göremedik. Ama görüntü itibariyle, elim bir kaza mı diyeceğiz? Cinayet diyoruz biz bu işe.

“HER ŞEY OLMUŞ DİYE ŞÜPHE YARATIRSINIZ”

Herkesin bir sorumluluğu var. Oradaki şantiyeden sorumlu mühendisin sorumluluğu var. İş güvenliğinden sorumlu OSGB’nin sorumluluğu var. Müteahhit firmanın var. Taşeron firmanın var. Yasa yapıcıların var. Hız ve kar hırsı pozisyonunda, bir imalat sürecini yönetirseniz orada gerekli önlemleri ikinci plana atarsınız. İşçi sağlığı birinci planda olmuş olsa, iş güvenliğini de ona göre almış olsanız zaten böyle bir şey yaşamazsınız. Ama öncelik; bir an önce bitirip, gerekli yerlere teslim edip verilmiş sözlerine yerine getirmek olursa orada insan sağlığı önemsiz hale gelir. Burada da en büyük suç bence yasa yapıcıda. Yasa yapıcı önlemlerini ve mevzuatını düzenlemeli.

Taha’nın babası da meslektaşımız. Taha da bizim meslektaş adayımızdı. Işıklar içinde yatsın. Ama biz İMO olarak bu sürecin peşini bırakmayacağız. Dava açacağız, müdahillik isteyeceğiz. Gündemde tutup, bir daha yaşanmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

Normalde, bir yerde bir cinayet olduğu zaman, orası bir çevrilir. Savcılık gelecek, rapor tutulacak. Bilirkişi hizmetleri gelecek. O alanın olduğu gibi kalması lazım. Bilmiyoruz alan nasıl kaldı? Sokmadılar. En azından o alanda bilirkişilerin incelemesi, kazanın nasıl olduğu ile ilgili hangi önlemlerin alınmadığını, nelere dikkat etmediklerini... Bunların bir rapor haline getirilmesi lazım. Sahaya kimse girmedi, belki onlar temizlendi orada. Geçen gördük, tersanedeki bir işçimiz öldü, üzerine güvenlik yeleği giydirilmeye çalışılıyordu. Burada ne oldu, bilmiyoruz. Ama sahaya kimseyi sokmazsanız ve kendiniz o alanda durursanız, her şey olmuş diye şüphe yaratırsınız.”