Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü'nde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması protesto edildi. Öğrenciler tarafından yapılan basın açıklamasında "Demokratik ilkelere yönelik topyekün bir saldırı sözkonusudur. Türkiye, hukukun ve seçimli anayasal işleyişin ortadan kalktığı bir şahıs devletinin yönetimde karanlığa gömülme tehlikesi altındadır." ifadelerine yer verildi. 

Ankara Barosundan, Ankara Valiliğinin Yasak Kararına Dava Ankara Barosundan, Ankara Valiliğinin Yasak Kararına Dava

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması sonrası başlayan protestolar Türkiye çapında devam ediyor. Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğrencileri Sıhhiye Kampüsü'nde düzenledikleri basın açıklaması ile yaşanılanlara tepki gösterdiler. Grup adına yapılan basın açıklamasında, "Türkiye’nin seçimli demokratik işleyişi ve diğer temel demokratik haklar ölümcül bir tehdit altında" denildi ve şunlar kaydedildi: 

"Demokratik haklarımıza, temel özgürlüklere ve geleceğimize sahip çıkmak için buradayız. Bugün, Türkiye’nin seçimli demokratik işleyişi ve diğer temel demokratik haklar ölümcül bir tehdit altında. Bugün mesele sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik tutuklama girişimleri ve İBB’ye kayyum atanmak istenmesi değildir. Söz konusu olan geleceğimiz. Herkesin eşit ve adil bir şekilde yargılandığı, hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu bir ülkede yaşamak temel insan hakkıdır. Ancak bugün, rastgele suçlamalar, keyfi tutuklamalar ve siyasi muhaliflere yönelik baskılar, hukukun değil, keyfiyetin hüküm sürdüğü zorba bir iklim yaratmaktadır. Gazetecilerin tutuklanması, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve muhalif seslerin susturulmaya çalışılmasına artık yeter demek zorundayız.

"Türkiye, seçimli anayasal işleyişin ortadan kalktığı bir şahıs devletinin yönetimde karanlığa gömülme tehlikesi altındadır"

Bugün yaşadığımız, seçimle işbaşına gelen yerel yönetimlere yapılan bir müdahaleden öte AKP iktidarının seçimli demokrasiye son verme hamlesidir. Demokratik ilkelere yönelik topyekün bir saldırı söz konusudur. Türkiye, hukukun ve seçimli anayasal işleyişin ortadan kalktığı bir şahıs devletinin yönetimde karanlığa gömülme tehlikesi altındadır. Bu süreçte, iktidara yakın küçücük bir azınlık süper zenginler haline gelirken halkın yoksulluğa mahkum edilmesi, emekçilerin haklarının gasp edilmesi ve sendikal mücadelenin engellenmesi, adaletsizliğin boyutlarını daha da derinleştirmektedir. Grevlerin yasaklanması, sendikacıların tutuklanması ve işçilerin hak arama mücadelesinin önüne geçilmesi, Türkiye’yi bir 'ucuz emek cehennemine' dönüştürme projesinin parçalarıdır."