Tartışma konusunun içeriği, belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) borcu olmalıydı.
Ancak tartışma konusu tamamen CHP'li belediyelerin SGK'ya borcuna dönüştü.
Ama söz konusu belediyelerden Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) sanki daha çok öne çıkarıldı.
ABB hakkında geçen ay ortaya atılan konser paraları iddiaları üzerinden başlatılan süreç şimdi SGK'ya borçlar üzerinden devam ediyor.
Bunun nedeni Belediye Başkanı Mansur Yavaş.
Çünkü Mansur Bey, kamuoyu araştırmalarında diğer olası cumhurbaşkanı adaylarının, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan'ın önünde çıkıyor.
Ve Mansur Bey, hakkında ortaya atılan tüm iddialara rağmen arayı sürekli olarak açıyor.
İşte tam da bu nedenle Mansur Yavaş'ın önünün şimdiden kesilmesi gerektiğini gösteren birtakım gelişmeleri yaşıyoruz.
Mansur Bey'e Türkiye'nin hemen her köşesinde büyük bir teveccüh var.
Bunun nedenlerini araştırdım ve konuya ilişkin yazımı daha sonra yayımlayacağım.
Ama bu yazıda SGK borcu konusunu açıklığa kavuşturalım ve soru cevap halinde ilerleyelim.
SGK'dan yapılan açıklamaya göre ABB'nin borcu Eylül 2024 itibarıyla 8,4 milyar TL.
Öncelikle belirtelim, ABB'nin SGK'ya borcu yok.
ABB'ye bağlı ASKİ ve EGO'nun da SGK'ya borcu yok.
Peki, borç nereden kaynaklanıyor?
ABB'nin doğrudan ya da dolaylı bağının bulunduğu 16 şirket var ve işte söz konusu borç burada.
Bu borcu ödemenin yolu nedir?
Belediye şirketlerinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili hakkındaki kanunun 48. Maddesi uyarınca taksitlendirme yapılabiliyor.
Peki taksitlendirme nasıl oluyor?
- Birinci aşamada yüzde 10 peşinat
- İkinci aşamada yüzde 50 teminat
- Üçüncü aşamada ise tecil ve taksitlendirme
ABB ne yaptı?
Birinci aşamada borcunun yüzde 10'nunu yani 651 milyon TL'yi ağustos ayında ödedi.
İkinci aşamada eylül ayında yüzde 50 teminat olarak 555 taşınmazın listesini SGK'ya verdi.
SGK ne yaptı?
Bu taşınmazlardan bazılarının hacizli olduğunu bildirerek listeyi kabul etmedi.
Bunun üzerine ikinci bir taşınmaz listesi hazırlandı ve gönderildi.
SGK ne yaptı?
Bunu da reddetti ve "değerlendirmeyi siz yapın" dedi.
ABB üçüncü bir taşınmazlar listesi hazırladı ve buna SPK değerlendirme raporunu ekledi.
SGK ne yaptı?
SPK değerlendirme raporu olmasına rağmen son listedeki taşınmazların biri hariç hepsini reddetti.
Bu arada ABB, ağustos ayında yatırılan 651 milyon TL peşinatın borçtan düşülüp düşülmediğini sordu, ama yanıt alamadı.
Bu kez de 651 milyon TL eğer borçtan düşülmediyse geçen 3 ay süresince faiz gelirinin ne olduğu soruldu.
Bu konuda da herhangi bir bilgi alınamadı.
Daha sonra ABB'nin ısrarla sürdürdüğü yazışmalar ve görüşmeler sonucu yasal bir dayanağı olmasa da SGK ile şifahi bir anlaşmaya varıldı ve 24 aylık taksitin ilki olan 250 milyon kasım ayında ödendi.
Evet, buraya kadar herkesin anlayabileceği bir dille konuyu özetlemeye çalıştım.
İlk taksitin kasım ayında ödenmesinin ardından süreç sorunsuz devam edecek diye düşünülürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "SGK'ya borcu olan belediyeleri silkeleyin" açıklaması geldi.
İşte o zaman işler değişti, şifahi 24 aylık taksitlendirme unutuldu ve belediye şirketlerinin maaş hesapları dahil tüm hesaplarına bloke konuldu.
ABB'nin Anfa, Anfa Güvenlik, Anket, Belka, Belpa ve Bugsaş Şirketleri'nin 26 bin civarında çalışanı var.
Maaşların ödenememesi durumunda ilk planda aileleriyle birlikte yaklaşık 70 bin kişi mağdur olacak.
Hepimiz de biliyoruz ki Türkiye'nin mevcut ekonomik şartlarında 8,4 milyar TL borcunun tamamının birden ödenmesi mümkün değil.
Ağustos ayından buyana 651 milyon ve 250 milyon yani toplam 1 milyar TL borç ödemiş ABB'nin geri kalan bakiyeyi 24 ayda ödeme talebinin reddedilmesinin gerekçesini SGK kamuoyuna anlatmalıdır.
Yaptığı açıklama ikna edici değildir.
Olayda siyasi bir yön yoksa SGK'nın haklı ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak gerekçeleri nelerdir?
Ayrıca önemli bir ayrıntı daha var.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne 1 milyar TL borcu var.
ABB söz konusu parayı da SGK'ya öneriyor, ama bu da kabul edilmiyor.
Peki, bunun gerekçesi nedir?
Kısacası uzlaşma, taksitlendirme ve ödeme konularında ABB sürekli çözüm önerileri sunuyor, ama her defasında reddediliyor.
Bu durumda akla, yapılan anketlerde olası cumhurbaşkanlığı adayları arasında sürekli birinci sırada çıkan Mansur Yavaş'ı başarısız gösterme, iş yapamaz hale getirme ve yıpratma hesabı olduğu gelmez mi?
Mansur Yavaş hizmet veremez hale geldiğinde bundan sadece CHP'li seçmenler etkilenmeyecek ki.
Cumhur İttifakı adayına oy vermiş 1 milyon 50 bin Ankaralı da yeterli hizmet alamaz hale gelecek, cezalandırılmış olacak.
ABB ısrarla mahsuplaşmaya çalışırken, bunun için çözüm yolları yaratırken, önerileri kabul edilmiyor.
Peki, AK Partili belediyelere mahsuplaşma konusunda sorun yaratılıyor mu?
Konunun uzmanlarından ve ilgili kaynaklardan öğreniyoruz ki AK Partili belediyelere mahsuplaşma konusunda sıkıntı çıkarılmıyor.
Öğrendiğimize göre AK Partili belediyelerin mahsuplaşma için gösterdiği taşınmazlar arasında bulunan park ve cami arazileri de kabul ediliyor.
Yine uzmanların verdiği bilgiye göre, AK Partili belediyeler kendilerine hibe edilmiş arazileri de mahsuplaşmada kullanabiliyorlar.
Devlet ve kurumlarının şeffaf olması, sadece bu konuda değil her alanda hiçbir kuşkuya fırsat tanımayacak şekilde tüm verileri açıklaması gerekiyor.
Tüm belediyelerin borçlarını, parti ayrımı yapmadan bir liste halinde açıklayın ve bizler Sayıştay raporlarını araştırarak bilgi edinmekten kurtulalım.
Herkes benim yaptığım gibi Sayıştay raporlarının peşinden koşamayacağına göre, vatandaşın bu gerçeği bilmeye hakkı var.
Ama anlaşılıyor ki Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adayı olduğunda yürütülecek karşı kampanyanın malzemeleri şimdiden biriktiriliyor.
Olası adaylık durumunda Mansur Bey'i yıpratmak için konser paraları, SGK borçları ve bakalım daha neler çıkarılıp, kullanılacak.
Mansur Bey'e halkın ilgi ve desteğini ilişkin yazıyı hazırlarken gördüğüm bir gerçeği söylemeden bitirmeyelim.
Hakkında ne söylenirse söylensin, hangi iddialar ortaya atılırsa atılsın, başkanlığını yaptığı belediye nasıl engellenirse engellensin, Mansur Yavaş yıpranmaz.
Çünkü Mansur Bey'e yönelik kolay kolay tarif edilemeyecek bir sevgi, saygı, ilgi ve güven var.
İşte ülkenin her bir köşesinde gördüğüm bu sevgi, saygı, ilgi ve güveni anlatacağım.