Ipsos’un anketine göre, 30 Haziran’da birinci turu, 7 Temmuz’da ise ikinci turu gerçekleşmesi beklenen Fransa’nın erken genel seçimlerinde Ulusal Birlik Partisinin (RN) öncülük ettiği aşırı sağ blok birinci konumda.
Yüzde 36 destekle birinciliği elinde bulunduran aşırı sağ bloğu, yüzde 29 destekle solcu Yeni Popüler Cephe (NFP) takip ediyor. Emmanuel Macron’un öncülük ettiği ‘Ensemble’ olarak bilinen üç partiden oluşan merkezci koalisyon ise yüzde 19.5 seçmen desteğiyle her iki bloğun da gerisinde kalıyor.
Seçimlerin birinci turuna üç gün kala yayınlanan Fransa’daki bazı yayın kuruluşları ve araştırma merkezleri için yapılan ankete göre aşırı sağcı RN AB Parlamentosu seçimlerinde aldığı yüzde 31.4 puanı büyük oranda koruyor. RN’ye Cumhuriyetçi Partiden (LR) de yüzde 4 kadar bir destek gelmesi bekleniyor. İki yıl önce yapılan genel seçimlerin birinci turuna göre RN, oylarını yüzde 10 oranında artırmış görünüyor.
Fransız Le Monde gazetesine göre sol blok da kendi içerisinde bir ilerleme kaydetti. İki yıl önceki seçimlerde eski sol ittifakı NUPES yüzde 26.2 oy alırken bu seçimlerde sol bloğun yüzde 29’a çıkması bekleniyor.
‘Mülteci politikası belirleyici rol oynuyor’
Le Monde’de yer alan bir analize göre, Fransız seçimlerinde göç politikası belirleyici bir rol oynuyor. Aşırı sağın “mülteci akınını durdurmak için sert önlemler” vaadi, seçim kampanyalarında diğer bloklarla arasında en güçlü kontrastı oluşturuyor. Fransız vatandaşlara ayrıcalıklar atfeden politikaların benimsenmesi gerektiğini söyleyen RN’nin, AP seçimlerinde de bu duruşla öne geçmeyi başardığı düşünülüyor.
Solcu NFP ise mülteci politikasına kapsayıcı bir noktadan yaklaşarak göçmenleri destekleyici sosyal politikaların yürürlüğe girmesini ve mültecilerle ilgili yasa ve düzenlemelerin basitleştirilmesini öneriyor. NFP Macron döneminde yürürlüğe giren bazı göç yasalarını ‘kısıtlayıcı’ olmakla eleştiriyor.
Macron, NFP’nin göç siyasetini ‘tamamen göçmen odaklı’ olmakla eleştiriyor. Göç siyasetinde bir ‘denge arayışı’ içerisinde olduğu düşünülen Macron, göç akınlarını engellemeye yönelik reformları desteklerken; ‘milliyetçilik ve kısıtlayıcılıktan uzak durarak insani bir çerçeve’ oluşturma arayışında.