Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da Etik Eğitim İşbirliği programında konuştu. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Kamu görevlilerin etik kurallara bağlı olarak çalışması tepeden tırnağa toplumun tüm kesimlerine dalga dalga yayılacak sonuçlar doğuracaktır. Fransızca kökenli olan ‘etik’ kavramını töre veya ahlak ifadeleriyle de karşılamak mümkündür. Ahlak en basit şekliyle iyi ve kötü arasında iyiyi tercih etmek. Edep ve adap sahibi olmak demektir. Bu ölçülerin hayatın her alanı gibi kamuda da korunmasını sağlamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Etik kurumumuzun bu konuda giderek artan çabalarını cumhurbaşkanı olarak daima destekledim, desteklemeyi sürdürüyorum.”
“TÜRKİYE DÜNYANIN EN KÖKLÜ DEVLET GELENEĞİNE SAHİP ÜLKELERİNDEN”
“Geçtiğimiz yıllarda tarihinin en iddialı yönetim değişikliğini gerçekleştiren Türkiye, bu asrını geleceğine taşıma iradesine sahip olduğunu da göstermiştir. Ecdadın, ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ şiarını hayata geçirme sorumluluğu en başta kamu görevlilerine aittir. Ülkemiz geçmişte uzun bir süre vesayetle, darbelerle, istikrarsızlık ve terör iklimini zehirlediği yapısal sorunlarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Toplumun her kesimi gibi kamuda da kimi zaman ideolojik bağnazlık, kimi zaman ahlaki aşınma, kimi zaman vurdum duymazlık diyebileceğimiz zafiyetler yaşanmış olabilir. Ancak bu milletin mayası sağlam, bu devletin geleneği güçlü olduğu için hepsinin de zamanla üstünden geldik. Tüm bu zorlu sınamaların ardından artık tüm dikkatimizi büyük ve güçlü Türkiye hedefine yöneltebileceğimiz kritik bir sürece girdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemiz her alanda olduğu gibi kamu hizmetlerinin kalitesi ve yaygınlığı konusunda da çok önemli mesafe kaydetmiştir. Kurumlarımızın fiziki alt yapılarının geliştirilmesinden, mevzuatın hizmet alanlar lehine kolaylaştırılmasına, elektronik devlet uygulamalarından, uzlaşma yollarının artırılmasına kadar pek çok reformu hayata geçirdik. Asırlık ihmalleri ve eksikleri bu kadar kısa sürede telafi etmek elbette kolay olmadı. Etik kurulumuz devletle millet arasındaki ilişkinin ahlak, adalet, hakkaniyet ve saygı çerçevesinde yürümesine verdiği katkıyla büyük ve güçlü Türkiye vizyonundaki yerini alacaktır.”
“BÜROKRATLARI HEDEF ALDIĞINI HATTA AÇIKÇA TEHDİT ETTİĞİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK”
“Son dönemde giderek sıklaşan bir şekilde ana muhalefetin başındaki zatın kamu görevlilerine hakaret ettiğini, bürokratları hedef aldığını hatta açıkça tehdit ettiğini görmeye başladık. Elbette kamu görevlileri de yaptıkları işlerden eleştirilebilir. Biz de geçmişte valisinden hakimine, müsteşarından müfettişine pek çok kamu görevlisini hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını düşündüğümüz işlemleri sebebiyle tenkit ettik. Yapılan iş ve işlemlerini eleştirdik, ama şeriatın kestiği parmak acımaz diyerek ortaya çıkan iş ve işleme de riayet ettik. Demokratik hukuk devletinde olması gereken budur. Eleştirerek demokratik hakkımızı kullandık. İş ve işleme uyarak hukuka saygımızı gösterdik. Ana muhalefetin başındaki kişinin kullandığı yöntem kesinlikle demokratik hukuk devletine uygun yöntem değildir. Bu kişi kendisine oy vermedi diye kimi zaman işçiye, kimi zaman çiftçiye, kimi zaman esnafa hakaret ettiği gibi kimi zamanda kamu görevlilerini alenen hedef göstermektedir. Devletteki teamüllere zıt bir şekilde baskın yapar gibi kamu kurumlarının kapısına dayanmak ne demek? Demokrasi de böyle bir usul olabilir mi? Hukuk devletinde böyle bir tarz olabilir mi? Devletin teamüllerinde böyle bir yöntem olabilir mi? Asla. Kamu görevlilerinin hakkını, hukukunu da savunmak görevimizdir. Kamu görevlilerimize demokratik hukuk devleti sınırları dışında söz söyleyen herkes bu devletinde bu milletinde düşmanıdır. Bu çirkefliğin amacı devleti işleyemez hale getirmek, milleti hak ettiği hizmetlerden mahrum etmektir. Böyle bir kepazeliğe, ahlaksızlığa kesinlikle izin veremeyiz. Bir cumhurbaşkanının ailesini hedef alarak böyle bir süreci işletmek akıl kârı değildir. Kamu görevlilerin vazifelerini yürütürken tek bakacakları yer anayasa ve yasalardır. Bu devletin memuru da pozisyon almaz. İşini yapan her memurun teminatı hukukun kendisidir. Memurundan, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı’na kadar her bir kamu görevlisinin yanındayız. Tüm kamu görevlilerimiz müsterih olsunlar. Türkiye’nin bu tür arkası karanlık operasyonlarla kaybedecek tek bir anı bile yoktur. Türkiye’nin kendi insanını tehdit eden değil, kendi insanına hizmet eden anlayışla yapılan ahlaklı, ilkeli üretken siyasete ihtiyacı vardır.”