İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapıldı.
İşçi kesimi adına toplantının açılışında konuşan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, “TÜRK-İŞ, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde işçi tarafı olarak bu komisyonda, işçilerin taleplerini ve yaşadıkları zorlukları dile getirmek sorumluluğunu taşımaktadır. Bu sorumluluk tarihi bir sorumluluktur. Çünkü asgari ücret milyonlarca işçinin ve ailesinin yaşam şartlarını doğrudan etkileyen, bu nedenle son derece önemli olan temel geçim kaynağıdır” dedi.
"Madem işçi tarafı olarak bu masada müzakere yapmak için bulunuyoruz ve milyonlarca insanın adına konuşacağız, o zaman çok dikkatli ve adil olmak gerekir. Adil olmak için de hesabı iyi yapmak gerekir" diyen Ağar, şöyle konuştu:
"Geçmiş yıllarda birçok kez emekçiyle, işçiyle uzlaşı sağlanmadan belirlenen asgari ücretin toplumu getirdiği yaşam şartları ortadadır. Bu nedenle sayın komisyona, bu yıl gerçekçi ve sürdürülebilir bir asgari ücret belirlenmesi için, işçinin sesini duyarak, dikkate alarak, hesap yapmanın önemini vurgulamak istiyorum. Birçoğumuz her sabah daha gün ağarmadan erkenden evimizden ayrılıp işimize gidiyoruz, alın terimizle yaşam mücadelesi veriyoruz. Hepimizin temel amacı; ailelerimize daha iyi bir yaşam sağlamak, çocuklarımızın eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamak ve onlara güvenli bir gelecek sunmaktır. Ancak, bugünkü yaşam şartlarına baktığımızda, mevcut asgari ücretle geçinmenin ne kadar zor olduğunu, hatta imkânsız hale geldiğini görüyoruz.
"Ücretlerimiz, bu artışları karşılayacak düzeyde değilken her geçen gün geçim sıkıntılarımız daha da derinleşmektedir"
Öncelikle, yaşam maliyetleri sürekli artmaktadır. Gıda, barınma, ulaşım, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarımızın maliyeti son yıllarda ciddi şekilde yükselmiştir. Ücretlerimiz, bu artışları karşılayacak düzeyde değilken her geçen gün geçim sıkıntılarımız daha da derinleşmektedir. Enflasyon oranları bir yana, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamak güçleşmiştir. Ne enflasyon oranlarının ne mevcut geçim koşullarının sorumlusu işçi değildir. Bu hesapta işçi, canını dişine takıp emeğini ortaya koyandır. Ülkemizin ekonomik durumu ve büyüme oranları göz önünde bulundurulmalıdır. Biz işçiler, ülkemizin ekonomik büyümesine doğrudan katkıda bulunuyoruz. Üretimdeki ve verimlilikteki artış, bizlerin özverili çalışmalarının sonucudur. Ülkedeki ekonomik büyümenin adil paylaşılması, emeğimizin hak ettiği değeri bulması için asgari ücretin alım gücünün insana yakışır bir yaşamı karşılaması gerekmektedir. Halen ele geçen net asgari ücret günlük 667 TL’dir. Önemli olan asgari ücrete hangi oranda zam yapılacağı değildir. 2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin satın alma gücü ne olacaktır?
"Milyonlarca ücretli çalışan yetersiz ücret nedeniyle borç içindedir"
Asgari ücret mevzuatta şu şeklide tanımlanmaktadır: 'İşçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret…' Sözün özü, asgari ücret tespitinde öncelikle dikkate alınması gereken husus, çalışanların geçim şartlarıdır. Geçim şartları her geçen gün ağırlaşmaktadır. Enflasyon artmasın diye, temmuzda asgari ücrete ara zam yapılmadı. Fiyatlar yükselmeye devam etti. Asgari ücrete ara zammın yapılmadığı Temmuz ayında, elektrik ve doğal gaza yüzde 38 zam yapıldı. Enflasyonun nedeni asgari ücret değildir. Çalışanlar enflasyonun mağdurudur. Asgari ücretin alım gücünde son 20 yılda artış olduğu söylenmektedir. Ama geldiğimiz noktada bir günlük asgari ücretle bir kilo et bile almak mümkün değildir. Başta gıda fiyatları ve kira olmak üzere birçok temel mal ve hizmetin fiyatındaki artış devam etmektedir. Milyonlarca ücretli çalışan yetersiz ücret nedeniyle borç içindedir.
"Toplumun çoğunluğu açlık sınırının altında kalan ücretle yaşamaya mahkum edilmesi kabul edilemez"
Asgari ücret konusunda herkes bir rakam telaffuz etti, temennilerini dile getirdi. Bu dönemde TÜRK-İŞ olarak bir rakam söylemedik. Biz asgari ücretin tespitinde temel alınması gereken şartları işaret ettik. TÜRK-İŞ Konfederasyonu olarak komisyona, her sene olduğu gibi dersimizi çalışmak bir yana yine ezber edip geldik. Çünkü 37 yıldır her ay, bakın her yıl demiyorum, her ay düzenli olarak yaptığımız açlık ve yoksulluk sınırı araştırmamızı kamuoyuyla paylaşıyoruz. Çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla yapıyoruz. Ülkemizde en az 8 milyon asgari ücretle çalışanın olduğu unutulmamalıdır. Toplumun çoğunluğu açlık sınırının altında kalan ücretle yaşamaya mahkum edilmesi kabul edilemez.
"Beklentimiz; asgari ücretin pazarlık konusu yapılmadan..."
Emeğiyle alın teriyle çalışan emekçi açlığa yoksulluğa mahkum edilmiş yardıma muhtaç hale gelmiştir. Toplumda adalet ancak insanların yardıma muhtaç olmadığı bir sistemde mümkün olabilir. TÜRK-İŞ olarak toplumun girdiği bu darboğazı 20 Ekim’de Ankara’da gerçekleştirdiğimiz eylemle ortaya koyduk. 150 bin emekçinin katıldığı eylemde sesimizi duymayanlara, hep birlikte ‘Zordayız geçinemiyoruz’ dedik. Biz işçiler, asgari ücretin belirlenmesi sürecinde dikkate alınması gereken tüm bu şartların adil bir şekilde değerlendirilmesini talep ediyoruz. Ekonomik olarak sürdürülebilir bir yapıya sahip olması için dengeli bir ücret politikası geliştirilmelidir. Hepimiz, insan onuruna yakışır bir yaşam sürmek, ailelerimize güvenli bir gelecek sunmak istiyoruz. Asgari ücret çalışmalarında belirleyici olan hükümetin asgari ücrete olan yaklaşımı ve bakış açısı bu yönde olmalıdır. Beklentimiz; asgari ücretin pazarlık konusu yapılmadan, insanca yaşamaya yetecek bir tutarda tespit edilmesidir. İşçi kesimi olarak komisyon çalışmalarına katkımız bu çerçeve içinde mümkün olacaktır.”